Röportaj: Namık Kemal Parlak
Yem sektörü; verimlilik, daha hızlı süreçler ve sürdürülebilir çözümlerle ilgili artan taleplerle karşı karşıya. Bu sorunların üstesinden gelmek, yalnızca ileri teknolojilerle değil, aynı zamanda net bir kimliğe ve odaklanmış bir yapıya sahip yalın organizasyonlarla mümkün. Bu bağlamda, Triott Group çatısı altında faaliyet gösteren PTN (Pelleting Technology Netherlands), şirketin pazara sunuluş ve yapılanma biçiminde köklü bir değişime hazırlanıyor.
Marty van Benthum
PTN (Pelleting Technology Netherlands)
2026 Ocak ayı itibarıyla PTN (Pelleting Technology Netherlands), Almex, IVS ve Inteqnion tek bir isim altında faaliyet gösterecek: Ottevanger. Bu konsolidasyon, grup içi iş birliğini basitleştirmeyi, operasyonel verimliliği artırmayı ve müşterilere tek, güvenilir bir iletişim noktası sunmayı hedefliyor. Bu röportajda Marty van Benthum, dönüşümün arkasındaki mantığı, bunun müşteriler ve çalışanlar açısından sağlayacağı avantajları ve Ottevanger’ın küresel yem endüstrisinde uzun vadeli büyüme ve rekabet gücü hedeflerini nasıl konumlandırdığını anlatıyor.
Triott Group kısa süre önce bir “geçiş süreci” başlattı. Bu geçiş neyi kapsıyor ve grubun işleyişini nasıl değiştirecek?
Triott Group bünyesinde yem sektöründe faaliyet gösteren çeşitli şirketler bulunuyor. 1909’dan bu yana sektörde yer alan Ottevanger bunlardan biri. PTN, 2013’ten beri Almex, IVS ve Inteqnion ile birlikte Triott çatısı altında yer alıyor. 2026’dan itibaren bu yem odaklı şirketler ayrı isimler altında değil, Ottevanger markasıyla faaliyet gösterecek. Triott ise holding olarak varlığını sürdürecek; farklı pazarlara hizmet veren TSC Silos ise bu entegrasyonun dışında kalacak.

Biz PTN olarak kendi markamızla değil, Ottevanger adıyla devam edeceğiz. Aynı durum Almex, IVS ve Inteqnion için de geçerli. Bu adımın amacı tüm yem faaliyetlerini daha net bir kimlik altında birleştirmek, iç işleyişi daha kolay hale getirmek ve müşterilere tek bir tanınır temas noktası sunmak.
Yani bazı şirketler birleşecek ya da kapanacak mı?
Evet, ancak bu tamamen olumlu bir gelişme ve müşterilerimiz için daha fazla netlik, daha hızlı süreçler ve daha güçlü destek anlamına geliyor. Üretim faaliyetlerini Hollanda’daki daha az sayıda tesiste toplamak sayesinde daha verimli ve sürdürülebilir bir şekilde çalışabileceğiz. Bu sürecin işten çıkarma gibi bir şeyle ilgili olmadığını ifade etmek gerekiyor. Tüm çalışanlarımız bu yolculuğun bir parçası ve bilgi birikimleriyle yaptığımız her işin merkezinde olmaya devam ediyorlar. Bu dönüşüm daha güçlü ve birbirine bağlı bir yapı kurmakla ilgili. Sonuçta müşterilerimiz için gerçek farkı yaratan şey çalışanlarımızın uzmanlığı, yaratıcılığı ve bağlılığı.

Bu değişim şu anda nasıl aşamadan geçiyor?
Şu anda odak noktamız Ottevanger markasını dünya çapında güçlendirmek. 1 Ocak 2026’dan itibaren tüm şirketlerimiz tek bir isimle, Ottevanger olarak faaliyet gösterecek.
Arka planda bu geçişin sorumsuz gerçekleşmesi adına yoğun bir hazırlık yürütüyoruz. Süreçleri uyumlulaştırıyor, ekipleri ve ekipmanları taşıyor, ortak bir çalışma kültürü oluşturuyoruz. Bütün bunlarla Ottevanger adıyla resmen yola çıktığımızda müşterilerimiz birleşik bir yapının gücünden anında fayda görmesini sağlamak amaçlanıyor. Bu adımla şirketimizi geleceğe hazırlıyor, daha fazla büyüme ve inovasyon için yeni bir platform yaratıyoruz. Ottevanger olarak, insan kaynağımızdan ve teknolojilerimizden gelen gücü birleştirerek yem endüstrisi için daha akıllı, daha hızlı ve daha sürdürülebilir çözümler sunmaya hazırız.
Böylesi büyük bir geçişte teslimat veya müşteri hizmetlerinde bazı aksamaların yaşanmasını bekliyor musunuz?
Elbette böylesi büyük bir süreçte küçük pürüzler çıkabilir. Ancak önemli olan, bu geçişi son derece dikkatli planlamış olmamız. Üretim ve hizmetin kesintisiz sürmesini sağlıyoruz. Beklenmedik bir durum yaşanırsa da sorumluluğu üstlenip hızlı ve şeffaf şekilde çözeceğiz. Müşterilerimiz herhangi bir farklılık hissetmeyecek; çünkü güvenilirlik Ottevanger’in temel değerlerinden biridir ve bu değişmeyecek.

Ottevanger ve Triott yıllar içinde birçok satın alma yaptı. Yakın gelecekte yeni alımlar bekliyor musunuz?
Kesin konuşabileceğim bir konu değil. Bildiğim şey şu: şu anda 50’li yaşlarının ortasında olan şirket ortakları hâlâ çok aktif ve işin içinde. Onlarca yıllık bilgi ve tecrübeye sahipler, seyahat etmeye, müşterilerle buluşmaya ve yeni fırsatları keşfetmeye devam ediyorlar. Onların bu bağlılığı, Ottevanger’i dinamik ve geleceğe dönük kılıyor.
Bazı uluslararası rakipler Asya’da üretim tesisleri kuruyor. Sizin de böyle bir planınız var mı?
Hayır, böyle bir planımız yok. En büyük gücümüz, tüm makinelerimizin ve çözümlerimizin Hollanda’da tasarlanıp üretilmesi. Bu sadece verimlilik ve kalite kontrolüyle ilgili değil; mirasımızın ve kimliğimizin bir parçası. “Made in the Netherlands”ın değerine inanıyoruz: ustalık, dayanıklılık ve güvenilirlik anlamına geliyor. Üretimi mühendislik ve inovasyon ekiplerimize yakın tutarak müşterilerimizin beklentisi olan yüksek standartları koruyoruz. Üretimi yurtdışına taşımak yerine, inovasyona, dijitalleşmeye ve sürdürülebilirliğe burada, Avrupa’da yatırım yapıyoruz. Çünkü müşterilerimiz için asıl farkı yaratacak olan budur.