Yılmaz Kardeş Damper Hidrolik Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Büyükzeren, İDMA İstanbul Fuarı sırasında verdiği röportajda, küresel tahıl endüstrisinde lojistiğin kritik rolü ve sektördeki son trendlere yönelik görüşlerini paylaştı.
Küresel tahıl ticareti, birbirine bağlı sistemlerden oluşan dinamik bir ağ niteliğinde ve lojistik de bu ağın adeta belkemiğini oluşturuyor. Her bir un çuvalı ya da pirinç torbasının arkasında, dünya beslenmesinde temel rol oynayan bu tahılların sorunsuz bir şekilde ulaşmasını sağlayan karmaşık bir nakliye, depolama ve dağıtım kanalları ağı yatıyor.
İDMA İstanbul Fuarı’nda görüştüğümüz Yılmaz Kardeş Damper Hidrolik Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Büyükzeren ile bu kritik ehemmiyetteki lojistik sektörünü konuştuk. Yılmaz Kardeş, 1973 yılında hidrolik yük boşaltma platformu imal ederek Türkiye’de bir ilke imza atmış köklü bir firma. Şirket; un sanayi, yem sanayi, tahıl siloları ve terminalleri başta olmak üzere birçok sektör için boşaltma platformları kuruyor. Bu tür platformların önemi, özellikle Rusya ile savaş halindeki Ukrayna’nın batı sınırlarında ve Tuna nehri üzerinde inşa edilen tahıl silo ve terminallerinin inşası ve modernizasyonu sırasında daha iyi anlaşıldı.
Büyükzeren de bu noktanın altını çizerek kendi platformlarına yönelik Ukrayna’da artan bir talep olduğunu söylüyor. Büyükzeren, “Ukrayna’nın batı bölgelerinde ciddi projeler var. Şu an bu bölgeye yoğunlaşmış durumdayız. Tahıl ticareti için mobil platformlarımız tercih ediliyor. Rusya’da da büyük firmalar ile çalışıyoruz. Bu ülkedeki talep ve müşteri sayımız da artıyor.” diyor. Başta Uganda ve Kenya olmak üzere Afrika’da da tahıl lojistiğine yatırımların arttığını, bu bölgeden de ciddi siparişler geldiğini anlatıyor.

“Tahıl sektöründe lojistik sadece bir destekleyici unsur değil; başarının kritik belirleyicisidir.” değerlendirmesini yapan Büyükzeren, bu gerçeğin Covid-19 pandemi süreci ve son Süveyş Kanalı krizinde daha iyi idrak edildiğini belirtiyor. “Tahılı sadece üretmek değil, güvenli bir şekilde depolamak ve gerektiğinde yurt dışına ihraç etmek çok ehemmiyetli hale geldi.” diyen Büyükzeren, sektörde gözlemlediği değişimi şöyle anlatıyor: “Bundan 15 yıl önce Moğalistan’da bir platform kurmuştuk. Geçtiğimiz aylarda platformu kurduğumuz tesisi yeniden ziyaret ettim. Şimdi bizden daha büyük bir platform talep ediyorlar. Eskiden büyük araçların geçeceği yollar yoktu. Şimdi yollar genişlemiş, araçlar büyümüş. 10 metrelik bir platform yeterliyken şimdi 18 metrelik platform istiyorlar. Ve bu durum bir istisna değil, dünya genelinde gördüğümüz genel bir trend. Dünyada akaryakıt ve enerji maliyetleri arttı. Şirketler maliyetleri düşürmek için tahılı artık daha büyük kapasiteli araçlarla taşıyor. Dolayısıyla platformların da büyümesi gerekiyor. Aynı şekilde un ve yem tesislerinde üretim kapasitelerinin de büyüdüğüne şahit oluyoruz. Çünkü büyük ölçekli üretim yapan fabrikalarda, birim başına maliyet düşüyor, üretim süreçleri daha verimli hale geliyor. Dolayısıyla bu tesislerde hammadde girişinin, yani depolama kapasitesinin artması gerekiyor. Şirketler, tahıl piyasalarındaki dalgalanmalardan en az etkilenmek için stoklu çalışmak zorunda. Dünyada kamunun ve özel şirketlerin tahıl depolama stoklarını artırmak için yatırımlar yaptıklarını görüyoruz. Stratejik stoklar için yapılan bu yeni yatırımlar bizim işlerimize de olumlu yansıyor.”
Büyükzeren’in dikkat çektiği bir diğer husus da tahılın açık yük olarak sevk edilmesi yerine konteynerle nakledilmesine yönelik artan talep. Büyükzeren, tahılın bu şekilde nakledilmesinin hem zamandan tasarruf sağladığını hem de üründe fireyi azalttığını kaydediyor.
Müşterilerden gelen talebin kendilerini daha hızlı, daha etkili ve mobil platformların geliştirilmesine yönelttiğini kaydeden Büyükzeren, bu çerçevede hem platform hem kantar görevi gören yeni bir ürün için kolları sıvadıklarını söylüyor. Gerekli mühendislik çalışmalarının ardından bunun üretimine gelecek yıl başlamayı düşündüklerini aktaran Büyükzeren, böyle bir sistemin, un fabrikaları ve tahıl terminallerinde tır kuyruklarının önüne geçeceğini, boşaltmada harcanan bekleme zamanını en aza indireceğini vurguluyor. Daha önce verdikleri platformlarda da bazı adaptasyonlarla birlikte bu yeni sistemi kurabileceklerini aktarıyor.
Lojistiğin, tahıl endüstrisinin can damarı olduğunu ifade eden Büyükzeren, “Tahıllara yönelik küresel talep artmaya devam ettikçe, lojistiğin önemi de artacak ve tedarik zinciri yönetiminde inovasyon ve gelişimi tetikleyecektir. Biz bu yıl 65. yılımızı kutluyoruz. 40’a yakın ülkede 2 bine yakın platformumuz çalışıyor. Babalarımızdan aldığımız bu bayrağı daha ileriye taşımak istiyoruz. Bunun için de yeniliklere önem veriyor, teknolojiye yatırım yapıyoruz.” diyor.
İDMA’NIN KÜRESEL ERİŞİMİ VE ZİYARETÇİ ÇEŞİTLİLİĞİNE ÖVGÜ
İDMA’ya katılmaktan da büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Mehmet Büyükzeren, farklı ülkelerden gelen ziyaretçilerin çeşitliliğinin sevindirici olduğunu belirtti. Büyükzeren, “Standımızı ziyaret edenler arasında 4 yerli firmaya karşılık 14 yabancı ziyaretçi vardı. Moğolistan’dan Madagaskar’a, Kenya’dan Ukrayna ve Rusya’ya, Angola ve Uganda’dan Sırbistan, Sudan ve Ürdün’e kadar dünyanın çeşitli ülkelerinden profesyoneller standımıza geldi. Bu durum, fuarın dış tanıtımının çok iyi yapıldığını gösteriyor. Emek verenlere teşekkür ediyorum. Bir sonraki İDMA’ya da kesinlikle katılmak istiyorum.” dedi.