Kıtlık Alman çiftçileri, özellikle de Doğu bölgesindekileri oldukça kötü vurdu. Alman çiftçiler temel yemlerin bulunmamasının sıkıntısını yaşıyor. Ancak, Alman firmalar yereldeki kayıplarını çok kısa bir sürede çoğunlukla diğer Avrupa ülkelerinden yaptıkları ithalatla kapatıyorlar.

Dr. Hermann-Josef Baaken
Alman Yem Birliği (DVT)
İdari Müdür
Röportaj: Cemalettin Kanaş
Almanya karma yem üretimi açısından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. AB’nin de lider ülkelerinden biri. Alman Yem Birliği (DVT) geçtiğimiz Aralık ayında yüzüncü yılını kutladı. Bu vesileyle DVT İdari Müdürü Dr. Hermann-Josef Baaken ile bir röportaj yapmak istedim. Bu teklifimizi kabul etmesi üzerine Sayın Baaken ile samimi bir sohbet etme imkânı bulduk.
Dr. Baaken kısaca yönetiminde bulunduğu ve Almanya’da yem üreten firmaların çoğunluğunun sözcüsü konumundaki DVT’yi tanıttı ve Alman yem endüstrisinin genel durumunu siz okuyucular için resmetti. Tarımsal konularla ilgili dezenformasyondan rahatsız olan Baaken, “Tarım, oldukça duygusal bir şekilde tartışılıyor, özellikle de Almanya’da. Kamuya açık tartışmalar sıklıkla yanlış bilgilerle, yanlış kanaatlerle ve korkuyla yönlendiriliyor. Bu nedenle, Alman yem üreticisi firmalar, değer zincirinin bir parçası olarak, kaçınılmaz bir şekilde konuya dâhil oluyorlar ve dolayısıyla da kamu ve politikacılar nezdinde eleştirel değerlendirmelere maruz kalıyorlar.” diyor.
Dr. Baaken ayrıca, DVT’nin Almanya olarak bu yılki kıtlıktan doğan zararları telafi etmelerini kolaylaştıran dünya pazarlarına ve kaynaklar havuzuna açık erişimden memnuniyetini de ifade ediyor.
Dr. Hermann-Josef Baaken ile yaptığımız söyleşi:
Bildiğim kadarıyla, Almanya karma yem üretimi açısından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. AB’nin de lider ülkelerinden biri. Alman yem sektörü hakkında bize genel bilgi verebilir misiniz?
2017 yılında Alman yem firmaları 24 milyon ton dolayında karma yem üretimi gerçekleştirdi. Aynı yıl Almanya’da üretilen karma yemin 6,8 milyon tonu büyükbaş hayvanlara, 9,6 milyon tonu domuzlara ve 6,4 milyon tonu da kümes hayvanlarına ayrıldı.
Belirtilen miktarla Almanya, karma yem üretiminde Avrupa Birliği ülkeleri içinde birinci sırada yer alıyor. Karma yem üretimi için bu miktar 28 üyeli AB’deki toplam karma yem üretiminde %15 dünyada ise yaklaşık %2’lik pay anlamına geliyor.
DVT (Alman Yem Birliği) yem zinciri içinde yer alan 280’den fazla firmayı çatısı altında toplamış bulunuyor.
Almanya’da kaç yem fabrikası bulunuyor? Sektörde yaşanan konsolidasyon bağlamında sizin ülkenizde de bu rakamda düşüş yaşanıyor mu? Yakın gelecekte ve uzun vadede bu açıdan beklentiniz nedir?
Şu an Almanya’da 309 yem fabrikası var. Bu rakam gün geçtikçe azalıyor. Endüstride belen konsolidasyona bağlı olarak fabrikaların sayısının daha da azalmasını bekliyoruz.

“DVT OLARAK ÜRETEN FİRMALARIN SÖZCÜSÜYÜZ”
DVT olarak yakın zamanda 100. Kuruluş yılınızı kutladınız. Tebrikler! Bize Alman Yem Birliği DVT’yi tanıtabilir misiniz? Almanya ve dünya yem sektöründeki rolünüz ve katkınız nedir?
Alman Yem Birliği, tarımda ve hususi olarak da yem zincirinde yer alan yerel firmaları temsil ediyor. Birlik, çoğunluğu orta büyüklükte işletmeler olmak üzere 280 dolayında üyeyi temsil ediyor. DVT, üyeleri aracılığıyla hayvan yemi için Almanya ve Avrupa Birliği içerisinde en yüksek kalitede ve güvenlik standartlarını uygulamakta ve garantilemektedir. Ayrıca üyelerine yasal ve ekonomik danışmanlık hizmeti ve siyasi ve toplumsal tartışmalarda destek sağlamaktadır. Dolayısıyla, DVT Almanya’daki yem üreticilerinin ekseriyetinin sözcüsü konumundadır.
“TOPLUM TARIM HAKKINDA YANLIŞ BİLGİLERLE YÖNLENDİRİLİYOR”
Alman yem firmalarının karşılaştığı zorluklar neler? Bunlarla nasıl mücadele ediyorlar?
Tarım, oldukça duygusal bir şekilde tartışılıyor, özellikle de Almanya’da. Kamuya açık tartışmalar sıklıkla yanlış bilgilerle, yanlış kanaatlerle ve korkuyla yönlendiriliyor. Bu nedenle, Alman yem üreticisi firmalar, değer zincirinin bir parçası olarak, kaçınılmaz bir şekilde konuya dâhil oluyorlar ve dolayısıyla da kamu ve politikacılar nezdinde eleştirel değerlendirmelere maruz kalıyorlar. Bu tartışmalar çoğunlukla kaynak kullanımı uygulamalarını ve modern hayvan çiftliklerindeki sürdürülebilirlik konularını içeriyor. Alman Yem Birliği ve üyeleri sosyal, politik ve ekonomik ihtiyaçları en iyi uygulamaları, kalite standartlarını ve prensipleri hayata geçirerek dengelemeye çalışıyor.
Almanya zaman zaman AB’nin fiili lideri olarak görülebiliyor. Bu durum önde gelen Alman firmaları nasıl etkiliyor?
Kendimizi Avrupa’nın önemli bir parçası olarak görüyoruz. Dolayısıyla, proaktif bir şekilde siyasi tartışmalarla ve yeni, güncel ve güncelleyici mevzuatın ve düzenlemeler sürecinin hayata geçirilmesi ile meşgul oluyoruz. Kamusal ve siyasi tartışmalara katkıda bulunurken, diğer ülkelerin ve AB kurumlarının tecrübemize ve uzmanlığımıza güvenebilecekleri konusunda kendimizden eminiz. AB üyesi her bir ülkenin farklı şartlarının bulunduğunun da farkındayız. Ekonomik, sosyal ve politik ön şartlar ve bunlara bağlı olarak ülkeye özel gereksinimler değişiklik gösterebilir.
Küresel emtia piyasaları, yüzleşmek zorunda kalacağımız daha büyük ve daha fazla problem yaratıyor. Biz, Avrupalılar olarak bu problemleri ancak üye devletler nezdinde tek tip standartları uygulayarak çözebiliriz. Tabi, buna bağlı olarak bir ülkenin yerel ve kendine has gerekliliklerle mücadele edebilme esnekliğini tehlikeye atmamak da gerekir. Ulusal yem güvenliğine dair çok karmaşık tartışmalarla edindiğimiz bilgi ve uzmanlığımız bu sorunların çözümünde kesinlikle bize yardımcı olacaktır.
“ALMAN FİRMALARI BU YILKİ KITLIĞIN YARALARINI SARIYOR”
Bir Alman iş derneği olarak, 1959 yılından bu yana üyeliğini devam ettirdiğiniz FEFAC ile ne gibi bir işbirliği içindesiniz?
Alman Yem Birliği, FEFAC’ın kurucu üyelerinden bir tanesi ve bu Avrupa şemsiye örgütünün gelişimini daimi olarak destekliyor. Bir kurum olarak FEFAC, Avrupa’daki karma yem menfaatlerinin ortak temsili için önemli ve oldukça saygın bir dayanak.
Almanya AB’nin lider tahıl ihracatçılarından biri konumunda. Ancak, ABD Tarım Bakanlığı (USDA) raporu bu yıl yaşanan kıtlık nedeniyle ülkenin tahıl ithalatına yönelmesinin beklendiğini söylüyor. Bu durumun yem endüstrisini nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Ne gibi tedbirler aldınız?
Aslına bakarsanız, kıtlık Alman çiftçileri, özellikle de Doğu bölgesindekileri oldukça kötü vurdu. Alman çiftlik sahipleri temel yemlerin bulunmamasının sıkıntısını yaşıyor. Kolza tohumunda ve buğdayda azalan üretim, Alman karma yem üretimini olumsuz etkiledi. Ancak, Alman firmalar yereldeki kayıplarını çok kısa bir sürede çoğunlukla diğer Avrupa ülkelerinden yaptıkları ithalatla kapatıyorlar. Dünyanın birçok bölgesindeki mahsullerde yaşanan kayıplara rağmen, küresel mahsullerin ham maddelerin erişilebilirliğini kısıtlamadığını görüyoruz.
İhtiyacımız olan kaynakların/girdilerin ikamelerini bulmamızı sağladığından dünya pazarlarına açık erişimden memnuniyet duyuyoruz. Dünyanın tarım ürünleri portföyüne erişebilirlik, bir kıtlıkla en hızlı ve ekonomik yolla başa çıkmanın en iyisi sigortası.

“DVT AÇIK PİYASA ŞARTLARINDAN MEMNUNİYET DUYUYOR”
Türkiye’deki emsaliniz konumunda bulunan TÜRKİYEM-BİR ile işbirliği düzeyiniz nedir?
Şu anda birlikte çalışmıyoruz.
Uluslararası sektörü yakından takip eden okuyucularımız için başka söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Almanya yüksek miktardaki çiftlik hayvanları için büyük miktarda kaliteli yem talebi olan bir ülke. Bu talebi yerine getirebilmek için Alman Yem Birliği dünya pazarına ve kaynaklar havuzuna erişimden, ayrıca da GDO da dâhil olmak üzere yeni hayvancılık teknolojilerinin tanıtımını ve ülkeye girişini memnuniyetle karşılamaktadır.