BLOG

Yemdeki ergot kontaminasyonu ile nasıl mücadele edilir?

25 Ocak 20215 dk okuma

Tarihsel olarak, anlaşılır bir şekilde sınırlı olan yatırım bütçeleri nedeniyle karma yem üreticileri için yemin temizlenmesi birinci öncelik olmamıştır. Bununla birlikte, gıda güvenliği düzenlemelerinin daha katı hale gelmesi ve sürdürülebilirliğe giderek artan bir odaklanma karşısında, değişmek ve endüstrinin faaliyet gösterdikleri yeni ortama uyum sağlamaktan başka seçeneği kalmadı. İşleyiciler yavaş yavaş tamamen mekanik olan temizleme yöntemlerinden optik ayıklamaya geçiş yapıyorlar çünkü ikincisinin uzun vadeli faydalarının farkına artık vardılar. Gelecekte bu değişimin daha fazla yaşandığını göreceğiz. Karma yem üreticilerinin gelişimin eşiğinde oldukları heyecan verici bir dönemden geçiyoruz.

Orta Avrupa'daki karma yem işleyicilerinin en katı düzenlemelere uygun güvenli hayvan yemi sağlamak için devam eden yoğun çabalarına cevap olarak, Bühler'in Almanya Braunschweig merkezli Hayvan Besleme Yetkinlik Merkezi'nin Başkanı Lutz Matthiesen ve Küresel Gıda Güvenliği Başkanı Edyta Margas, optik ayırıcıların yemdeki ergot (çavdarmahmuzu) kontaminasyonunu önemli ölçüde azaltmada oynadıkları büyük ölçüde yararlanılmamış ancak hayati olan rolüyle ilgili bazı bilgiler paylaştı.

Karma yem endüstrisinde yem güvenliğinde hangi eğilimler gözlemlenebilir?

Edyta Margas: Antimikrobiyal direncin artan gelişimi, halk sağlığı için büyüyen bir tehdit teşkil etmektedir ve bu nedenle düzenleyici eylemlerin odağı haline gelmektedir. OECD'ye göre, Avrupa ve ABD'de yıllık antimikrobiyal preparat tüketiminin% 75'i tarım sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. Antibiyotik kullanımından kaçınmanın ilk adımı, karma yem işleme endüstrisindeki ve hayvanların hemen yakınındaki (yani ahırlarda) hijyeni iyileştirmektir. Yeni yasal gereklilikler ve standartların karma yem üretimi üzerinde etkileri olacaktır. Son örnekler arasında, AB Komisyonu'nun salmonella tedavisinde formaldehit yasağı (AB 2018/183) ve Gıda Güvenliği Modernizasyon Yasası (FSMA) ile ABD tarihindeki en kapsamlı gıda ve yem güvenliği reformu yer alıyor. Diğer yandan, gezegenimizin geleceği hakkındaki endişeler ve daha fazla sürdürülebilirlik talebi de artmaya devam ediyor. Bu durum karma yem endüstrisini iki tür eyleme geçmeye zorlayacaktır: çiftlik hayvanlarının sağlığını iyileştirmek, çiftlik hayvanı üretimini daha verimli hale getirmek ve yemdeki ergot gibi toksinler gibi performans sınırlayıcı faktörleri en aza indirmek.

Ergot mantarını tespit etmek kolay mıdır. Bu mantar çavdara hangi koşullarda zarar verir?

Lutz Matthiesen: Ergot mantarının tespit edilmesi kolaydır. Çim veya tahılların çiçeklenmesi sırasında tutunur ve olgunlaştığında 4 cm uzunluğa ve yaklaşık 3 mm genişliğe kadar mavi-siyah renkte tahıl benzeri bir yapıya dönüşür. Ergot mantarı tüm tahıl türlerini sarabilir ancak esas olarak çavdarda bulunur. Enfeksiyon, nemli geçen bir bahar ve sıcak bir yaz mevsiminin ardından daha sık görülür.

Orta Avrupa karma yem üreticileri neden ergot kontaminasyon seviyelerini yakından takip etmelidir?

Matthiesen: Örneğin Almanya'da yem mevzuatı ergot üst sınırını ağırlıkça %0,1 olarak belirlemiştir. 2020 hasat mevsiminde, bu değer tam olarak ortalama gerçekleşme oranına karşılık geldi. Bu nedenle, yetkililere bildirilmesi gereken sınır değeri aşılması muhtemel. Ayrıca et üreticilerinin hastalık riskini ve yetiştirme dönemlerinin uzamasını önlemek için yüksek kaliteli yem kullanmaya giderek daha fazla dikkat ettiklerini fark ettik. Bu bağlamda yem üreticilerinde veya kendi laboratuvarlarında rutin kalite denetimleri yapılmaktadır.

Ergot kontaminasyonu çiftlik hayvanlarını nasıl etkiler?

Margas: Kontamine yem tüketen hayvanlar üzerinde doğrudan hastalık belirtileri ve hayvan performansında üretkenlik gibi konularda düşüşe kadar değişen etkiler ortaya çıkabilmektedir. Pençesine düşebilecekleri birincil hastalık, doku nekrozu veya kulak veya kuyruk gibi vücut parçalarının kaybı gibi belirtilerle kendini gösteren kangrenli ergotizm olarak adlandırılır. Azalan üretkenlik, yem alımının azalması ve ağırlık kazanımının durması şeklinde yansır. Üreme kapasitesi de etkilenir.

Ergottan kurtulmak için en iyi yöntem nedir?

Matthiesen: Geleneksel olarak tahıl için kullanılan en yaygın yöntem mekanik temizleme olsa da, özellikle ergot kontaminasyonu ile mücadele söz konusu olduğunda bunun bazı kısıtlılıkları vardır. Kuşatılan tahılların boyutu ve ağırlığı, iyi durumdaki ürününkine oldukça benzemektedir. İkisi arasında sadece renk konusunda farklılık bulunur ki bu da mekanik temizleyici tarafından algılanamaz. Koyu renkli ergotu tespit edip onu tahıldan verimli bir şekilde ayırma kapasitesine sadece optik ayıklayıcılar sahiptir. Optik temizlemenin tahıl değirmenlerinde artık standart hâle gelmesinin sebebi budur.

Optik ayıklayıcılar nasıl çalışır?

Matthiesen: Optik ayıklayıcının sloganı şudur: bak, nişan al ve ateş et. Kamera tabanlı sistemler, farklı dalga boylarındaki (kontrast ve/veya renk) tahılları algılar. Kusurlu olarak kategorize edilen nesneler, anlık ve güçlü bir hava atışıyla ürün akışından çıkarılır. Optik ayıklamanın başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için temel gereksinimler yüksek çözünürlüklü bir kamera, performansla ilgili sayıda ürün oluğu ve yüksek yoğunluklu ejektör memelerinden oluşur. Optik ayıklayıcıların sırrı besleme, aydınlatma, kamera, görüntü analizi ve ejektör sisteminin mükemmel etkileşiminde yatmaktadır.

Sortex

Optik ayıklayıcılar ile tahıl temizliği hangi miktarlarda ve hangi verimlilik seviyelerinde yapılabiliyor?

Matthiesen: Bühler optik ayıklama serisi, modüler bir tasarıma sahiptir ve kapasitenin bir karma yem fabrikasındaki süreçlerle hassas bir şekilde hizalanmasına olanak tanır. Çavdar için, oluk başına kapasite 3 ile 4 ton/saat arasındadır, bu nedenle ayıklayıcı başına neredeyse 30 ton/saatlik maksimum verim sağlar. Makinenin verimliliği öncelikle tahıldaki kontaminasyon düzeyine bağlıdır. Bühler'in Sortex B ayıklayıcısı, reddedilen kısmın %80'i ergot içerecek şekilde %99,9'un üzerinde bir ürün saflığı elde ediyor. Neredeyse hiç sağlam ürün kaybı yaşanmaz.

Karma yem üreticileri için optik ayıklamanın faydaları nelerdir?

Matthiesen: Optik ayıklayıcılar, karma yem üreticilerine satın almada daha fazla esneklik sağlamaktadır. Ergot infestasyonuna sahip çavdar nispeten ucuza satın alınabilir ve temizlenerek ihtiyaç duyulan kaliteye getirilebilir. Bu ayıklayıcı türü, aynı zamanda yoğun ergot infestasyonuna sahip hasatlar için de bir koruma sağlar.

Optik ayıklayıcılar hakkında hangi yararlı bilgileri paylaşabilirsiniz?

Matthiesen: Müşterilerle yaptığımız çeşitli görüşmelere dayanarak, ayıklayıcının kapasitesinin karma yem fabrikasının maksimum kapasitesine uyarlanmasına gerek olmadığını tespit ettik. Belirli şartlar altında, kontamine partinin yalnızca bir kısmının temizlenmesi gerekebilir. Diğer bir önemli husus, ilk yatırımı aşan toplam maliyetlerin (tüm hizmet ömrü boyunca) dikkate alınmasıdır. Yeniden ayıklama ilkesine dayalı olarak çalışan ayıklayıcılar, çift basınçlı hava gereksinimi ve ek yükseltme nedeniyle fark edilir düzeyde daha fazla maliyetler demektir. İyi durumdaki ürünün fazladan %0,1'lik bir miktarının kaybolması dahi kolaylıkla yılda 10 ton çavdara tekabül edebilir! Bu nedenle, ergottan kurtulmak için, minimum ürün kaybıyla yeniden ayıklama gerektirmeyen ayıklayıcıları öneriyoruz.

Ergot

Karma yem üreticilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Matthiesen: Tarihsel olarak, anlaşılır bir şekilde sınırlı olan yatırım bütçeleri nedeniyle karma yem üreticileri için yemin temizlenmesi birinci öncelik olmamıştır. Bununla birlikte, gıda güvenliği düzenlemelerinin daha katı hale gelmesi ve sürdürülebilirliğe giderek artan bir odaklanma karşısında, değişmek ve endüstrinin faaliyet gösterdikleri yeni ortama uyum sağlamaktan başka seçeneği kalmadı. İşleyiciler yavaş yavaş tamamen mekanik olan temizleme yöntemlerinden optik ayıklamaya geçiş yapıyorlar çünkü ikincisinin uzun vadeli faydalarının farkına artık vardılar. Gelecekte bu değişimin daha fazla yaşandığını göreceğiz. Karma yem üreticilerinin gelişimin eşiğinde oldukları heyecan verici bir dönemden geçiyoruz ve elbette Bühler olarak onları elimizden geldiğince bilgilerimiz ve çözümlerimizle desteklemeye hazır ve istekliyiz.

Röportaj Kategorisindeki Yazılar
17 Ekim 20237 dk okuma

SiloApp’in kurucusu Adrian Badea ile bir söyleşi

21 Kasım 20197 dk okuma

Müşteri ile güven ilişkisi kurabilirseniz Fiyat ikinci planda kalır

Dr. Reza Beyoğlu, Birsen Kimya: “Globalde söz sahibi olabilmeniz için üretim hattınızın ve sistemin...

02 Kasım 20228 dk okuma

“Sürdürülebilir bir gezegene doğru ilerliyoruz”