Gerek KOBİ gerek ise büyük sanayi kuruluşlarımız için Endüstri 4.0 kaçınılmaz olup, başarılı sonuçlar elde etmemiz için de tüm paydaşlar olarak mutlaka planlama, organizasyon ve işbirliği geliştirmeliyiz.

Dr. Hüseyin HALICI
Yönetim Kurulu Başkanı
ENOSAD
Yem sektörü ile ilgili bir yazı yazma önerisinden yola çıkarak yem sektörünün endüstriyel durumuna kısaca bakmamızda fayda olacağı inancındayım.
İnsan nüfusu arttıkça ve toplumlar giderek şehirleştikçe, bitki ve hayvan yetiştiriciliği daha organize, verimli, düzenli olarak gelişen oyunun kurallarını değiştiren gelişmelerle daha teknolojik ve yenilikçi bir hale geldi. Hayvan yetiştirme pratikleri, serbest gezen otlamadan belirli çiftliklere geçtiğinde ve hayvanlar daha verimli bir performans için yetiştirildiklerinde, onlara ‘beslenme açısından dengeli’ bir diyet sunulması zorunlu oldu. 18. yüzyılda başlayan tarımsal üretim uygulamalarında meydana gelen değişiklikler, 19. yüzyılın başlarında hayvan besiciliğine yönelik daha iyi yaklaşımlarla sonuçlandı. Sonuç olarak sürekli gelişen bir yem endüstrisi doğdu.
Genel olarak yem endüstrisinin gelişmesine baktığımızda gübre, kimyasal böcek ilacı, antibiyotik ve hormon gibi tarım teknolojilerinin yaygınlaşmasının etkisinin yanında temel olarak büyük ölçekli üretim alanlarının artması ile üretim miktarı artmıştır. Bu durum 1970 li yılların sonlarına doğru Yem fabrikalarının otomasyonu ile başladı ve o zamandan beri hayvan başına üretilen yem maliyetini en aza indirgemek ve verimli yem üretimini maksimize etmek için geliştirildi. İlk otomatik yem fabrikasından bu yana işlemenin yanı sıra teknolojisi ve yazılımı ile lojistik, öğütülmüş madde parçacık boyutu özellikleri, partikül ve karıştırma, pelet işleme, ekstrüzyon işlemi, pelet sonrası uygulamaları, süreç kontrolü, yem nakliye lojistiği ve birçok diğer imalat yöntemleri gelişti. Son 50 yılda PLC, operatör paneli, SCADA ve Robot gibi otomasyon elemanlarındaki gelişmeler üretimin otomatik ve verimli hale getirilmesini sağlamış, yani otomasyonlu hale getirmiştir.
Her alanda olduğu gibi yem sektöründe de, insandan bağımsız tam otomasyonlu sistemler ve daha da ötesi Endüstri 4.0 devrimi ile uyumlu üretim şekilleri yoğun bir şekilde gündemdedir. Ancak Endüstri 4.0 devrimi ile ilgili değerlendirme yapmadan önce ilk 3 sanayi devrimi ile ilgili kısa bir özet yapmak elbette Endüstri 4.0 devrimini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Sanayi devrimlerini de incelediğimizde, aslında bu süreç, insanoğlunun zekasının oluşturduğu yapısından kaynaklanmakta ve amacı ise daha iyi koşullarda yaşamanın yollarını bulmaktır. Çünkü varoluşundan bu yana insanoğlu elindekiler ile yetinmemiş ve sürekli yaşam şekillerini geliştirmek istemiştir. Her canlı gibi yaşamak için dünyaya gelen insanoğlu, daha iyi koşullarda yaşamak ve mümkün ise yapılacak işleri ilk başlarda diğer canlılara, daha sonraları ise makineler ve sistemlere yaptırmayı amaçlamıştır.
Buradan hareketle, Endüstri 1’de mekanik, Endüstri 2’de elektrik, Endüstri 3’te ise Elektroniğin üretime eklendiğini görmekteyiz. Bu bileşenlerle birlikte Bilişim ve İletişim teknolojilerini de kullanarak üretimde tamamen insandan bağımsız akıllı üretim şekli ise “Endüstri 4.0” olarak değerlendirilebilir.
Teknolojinin gelişimiyle yakın gelecekte makinalarda her bileşenin birbiriyle haberleştiği, kendi kendine karar veren ve denetleyen üretim tesisleri devri başlayacak. Bu süreçte Siber Fizik Sistemler olarak tanımlanan ya da IoT “Internet of Things” olarak da tariflenen Yapay Zekaya sahip üretim sistemleri amaçlanmaktadır. Özetle akıllı makinalar dönemi yaygınlaştığında, ki yaygınlaşma için start alındığını görüyoruz, o zaman en az adamla en az enerji ile en yüksek verim ve kalitenin yaratılması sonucu işletmenin Kar maksimizasyonunun yolu açılmış olacak. Bunu en çabuk yapan üreticiler rekabette yalnız kalacaklar. Geleneksel yöntemlerle yapılacak üretimler ise muhtemelen bu durumda girdileri açısından rekabet avantajlarını kaybedecekler. Bu durumda satış şanslarını kaybetme riskleri doğacak.
Gün geçtikçe artan rekabet koşulları bir malın olabildiğince uygun maliyetlerde, kaliteli, verimli, hızlı ve sürdürülebilir üretilmesini gerektirir. Bu da maliyet girdilerini sürekli olarak kontrol etmek ile mümkün olacaktır. Bir üretimin Ham madde, Enerji ve İşgücü olarak ayırabileceğimiz 3 ana girdisi mevcuttur. Ham maddeyi azaltmak çok fazla mümkün değildir. Ancak belli oranda enerji girdisi azaltılabilir ve insan gücü nerdeyse tamamen ortadan kaldırılabilir. Bu durum sadece gelişmiş ülkelerde değil aynı zamanda gelişmekte olan ve işgücüne dayalı üretim yapan Çin gibi ülkelerde bile algılanmış ve onlar da bu konuda gerekli adımları atmışlardır. Bu durumu dünyadaki robot kullanımı dikkate alınarak örneklemek istersek dünyada en çok robot kullanım oranı artan ülke Çin’dir. Dolayısıyla sadece gelişmiş ülkeler değil gelişmekte olan ülkelerin de Endüstri 4.0 kavramını dikkate almaları ve üretim teknolojilerini buna göre düzenlemeleri gerekmektedir.
Üretim hatlarında Otomasyon özellikle de Endüstri 4.0’a geçmek isteyen sanayi kuruluşlarımızı bilgilendirmek isteriz ki, <<geç kaldım, rekabet edemeyeceğim>> düşüncesiyle Endüstri 4.0 adı altında yanlış ve kesinlikle Endüstri 4.0 olmayan yatırımlar yapılmamalıdır. Çünkü henüz tam anlamıyla Endüstri 4.0 çözümü oluşmuş bir sistem yoktur. Bu konuda Endüstri 4.0 uygulamaları ile ilgili danışmanlık ve çözüm sunduklarını iddia eden kişi ve şirketlere dikkat etmelidirler. Çünkü beklentilerini karşılama konusunda hayal kırıklığına uğrayabilirler.
Bir başka detay ise, Endüstri 4.0 sürecinde henüz hazır bir çözüm olmadığı gibi, her tesisin her sektörün kendine özgü özellikleri ile orantılı olarak kendine özgü bir çözümü olacaktır. Dolayısıyla iyi bir analiz ile her bir fabrika için Endüstri 4.0 a geçiş noktasında durum tespiti yapıldıktan sonra buna uygun çözüm oluşturulmalıdır. Aksi halde hazır bir Endüstri 4.0 çözümü olmadığından iyi bir analiz yapılmadan alınacak çözüm kesinlikle istenilen bir Endüstri 4.0 çözümü ve yatırımı olmayacaktır.
Buradan hareketle rahatlıkla söyleyebiliriz ki, her sanayi sektörü gibi yem sanayinin de Endüstri 4.0 a geçişi kesinlikle öncelikli hedefi olmalıdır. Aksi halde bu sanayi dalındaki firmalar Endüstri 4.0 ile üretim şekline dönen firmalar ile rekabet edemez duruma gelerek bir daha hiçbir şekilde bu firmalar seviyesine ulaşamayabilirler. Ülkemizde, Başlangıç noktası olarak doğru zamanda yani nerede ise dünya ile aynı zamanda bu konu konuşulmaya başlandı, bu nedenle bunun avantajı kullanılarak doğru adımlar atılmalıdır. Bu konuda gereken adımlar atılmaz ve gelişme sağlanmaz ise uzun vadede neler ile karşılaşılabileceği, rekabet gücümüzün çok zayıflayacağı bilinmelidir.
Çok önemli bir diğer konu ise <<nasıl bir çözüm en uygun Endüstri 4.0 çözümüdür?>> sorusudur. Endüstri 4.0 çözümü talep edildiğinde, aşağıdaki üç grupta belirtilen bileşenlerin tamamının sağlanması durumunda doğru ve istenilen çözümün elde edileceği göz ardı edilmemelidir.
1. Mekanik & Robot
2. Elektrik & Otomasyon
3. Bilişim & İletişim
Bu bileşenlerden birinin eksik olması ve / veya birbiri ile tam uyumlu olarak çalışmaması durumunda doğru çözümün olmadığı bilinmelidir. Yukarıdaki bileşenleri dikkate aldığımızda, Endüstri 4.0 akıllı sistemleri, yapay zeka uygulamalarıyla destekleyen bir otonomi sistemi olarak görebiliriz.
Ülkemize baktığımızda, Ekonomimizi oluşturan firmaların büyük çoğunluğunun KOBİ statüsünde olmasından dolayı KOBİ ler için özel bir yaklaşıma ihtiyacımız vardır. Kritik önem taşıyan KOBİ ler için Dijital Dönüşüm / Endüstri 4.0 a geçişlerini kolaylaştırıcı düzenleme, teşvik ve stratejiler oluşturarak ilerlemek zorundayız. Çünkü Dijital Dönüşüm / Endüstri 4.0 ın doğru uygulanması ve uygulanırken kaynak yaratılması noktasında KOBİ’lerimizin kesinlikle yardıma ihtiyaçları vardır. Bu destek devlet tarafından sağlanmalıdır.
Genel olarak tüm sektörlerde olduğu gibi bu durumun yem sektöründe de geçerli olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz ki, gerek KOBİ gerek ise büyük sanayi kuruluşlarımız için Endüstri 4.0 kaçınılmaz olup, başarılı sonuçlar elde etmemiz için de tüm paydaşlar olarak mutlaka planlama, organizasyon ve işbirliği geliştirmeliyiz. Ayrıca gerek jeopolitik avantajımız gerekse genç ve dinamik bir nüfusa sahip ülkemizin bu avantajını kullanarak, Dijital Dönüşüm / Endüstri 4.0 ı sadece tesislerinde kullanan değil, aynı zamanda içinde olan, geliştiren ve uygulayan ülke konumunda olmamızın ENOSAD üyeleri sayesinde olacağını özellikle belirtmek isterim.
