İdeal durumda bir uzmanın her an makinenin başında durup kontrol etmesi ve nemi, proteini ve yağ düzeyini sürekli ayarlaması gerekir. Ancak bu gerçekçi değildir. Zorlu pazar koşulları, çok sayıda fabrikayı çalışan sayısını azaltmaya zorlarken artık kontrol ve ince ayar süreçleri için daha az zaman ayrılabiliyor.

Hayvan yetiştirme pratikleri, serbest gezen otlamadan belirli çiftliklere geçtiğinde ve hayvanlar daha verimli bir performans için yetiştirildiklerinde, onlara ‘beslenme açısından dengeli’ bir diyet sunulması zorunlu oldu. 18. yüzyılda başlayan tarımsal üretim uygulamalarında meydana gelen değişiklikler, 19. yüzyılın başlarında hayvan besiciliğine yönelik daha iyi yaklaşımlarla sonuçlandı. Sonuç olarak sürekli gelişen bir yem endüstrisi doğdu.
Genel olarak yem endüstrisinin gelişmesine baktığımızda gübre, kimyasal böcek ilacı, antibiyotik ve hormon gibi tarım teknolojilerinin yaygınlaşmasının etkisinin yanında temel olarak büyük ölçekli üretim alanlarının artması ile üretim miktarı artmıştır. Bu durum 1970 li yılların sonlarına doğru Yem fabrikalarının otomasyonu ile başladı ve o zamandan beri hayvan başına üretilen yem maliyetini en aza indirgemek ve verimli yem üretimini maksimize etmek için geliştirildi. İlk otomatik yem fabrikasından bu yana işlemenin yanı sıra teknolojisi ve yazılımı ile lojistik, öğütülmüş madde parçacık boyutu özellikleri, partikül ve karıştırma, pelet işleme, ekstrüzyon işlemi, pelet sonrası uygulamaları, süreç kontrolü, yem nakliye lojistiği ve birçok diğer imalat yöntemleri gelişti. Son 50 yılda PLC, operatör paneli, SCADA ve Robot gibi otomasyon elemanlarındaki gelişmeler üretimin otomatik ve verimli hale getirilmesini sağlamış, yani otomasyonlu hale getirmiştir.