
Necmi CUNEDİOĞLU
Norm Analitik
Genel Müdür :
“Ürünlerimizin kalitesi ve satış sonrası desteğimiz çoğu müşterimizin memnuniyetini kazandı. Bu sayede ciddi referanslar kazandık. Tüm ekip olarak işimizi yapmıyor, işimizi yaşıyoruz. Müşteriler de bunu görüyor.”
Röportaj: Cemalettin KANAŞ
Yem üretiminde ölçüm ve analiz işlemleri, yemde geleneksel yöntemden modern yönteme geçişten bu yana önemini sürekli olarak artırıyor. Ölçülmek ve analiz edilmek istenen, üretilen yemin gerek besleyicilik gerekse maliyet açısından istenen standartlara uygunluğu ve hayvan sağlığını doğrudan veya dolaylı olarak tehdit edecek bir unsur barındırmamasıdır. Bu açılardan baktığımızda modern yem ve hayvancılık sektörleri için ölçüm ve analizin yeri tartışılmaz. Çünkü -bu işle ilgilenenlerin de sıkça söylediği gibi- ölçmediğiniz şeyi kontrol edemezsiniz. Bu nedenle ölçüm-analiz, Feed Planet olarak yayın politikamızda önem verdiğimiz ve vermeye de devam edeceğimiz konulardan biri. Bu bağlamda sektörün genç ve dinamik temsilcilerinden Norm Analitik’le bir röportaj yapmak istedik. Firmanın kurucusu ve sahibi olan Necmi Cunedioğlu bu isteğimizi kırmadı ve sorularımıza hem sektöre dair hâkimiyeti hem de ekonomik verilerin ışığında vizyoner yanıtlar verdi.
Necmi Bey’e sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar şöyle:
Sitenizde 2017 yılında iş hayatına atıldığınız yazıyor. Öncelikle okuyucularımız için firmanızın kuruluş hikâyesini anlatır mısınız? Nasıl bir ekiple yola çıktınız?
Firmamız 05.05.2017 yılında kuruldu. Öncesinde yine aynı sektörde iştigal eden bir gıda analiz, ölçü ve kontrol firmasında 8 yıl çalıştım. Satış mühendisi olarak başladığım kariyerimi NIR Cihazları ve Toksin test kitleri ürün müdürü olarak tamamladım. 16.03.2017 yılında ayrıldım ve uzman oluğum sektörde çalışmak istiyordum. Çok spesifik bir sektörde deneyim kazandığım için aynı işi devam ettirebileceğim firma sayısı kısıtlıydı. Daha önce ürün müdürlüğünü yaptığım yurtdışı firmaları Türkiye pazarının büyüklüğünün farkındaydı ve ikinci bir bayi ile iş hacminin artacağı kanaatindeydi. Onların da destekleriyle NORM ANALİTİK SİST. Müh. Mak. Ltd. Şti’yi kurma kararı aldım.
6 ay kadar tek başıma çalıştım. Ardından satışlarımızın artması ve ürü portföyümüzün genişlemesiyle beraber, eski iş yerimden biri teknik servis diğeri satış mühendisi olan iki arkadaşım firmamıza transfer oldu ve çekirdek kadroyu oluşturan ekibimizi kurduk. Ekipteki herkes deneyimli ve konusunda uzmandı.
ÜRETİCİLERİN GÜVENİYLE YOLA ÇIKTIK
Ekonomik anlamda oldukça zor bir dönemde iş hayatına atılmışsınız. Aradan geçen üç senelik dönemde neler yaptınız? Bu süreçte sizi en çok zorlayan faktörler neler oldu?
Bu süreçte çok düşük bir sermaye ile yeni kurulmuş firma olduğumuz için banka kredisi kullanamıyor ve teminat alıp iş yapamıyorduk. Yurtdışındaki üreticilerimizin bize güveni ile ilk yıl teminatsız olarak açık hesap çalıştık ve başardık. Bu olağan bir durum değil. Sermayemiz geçmiş yıllardaki iş disiplini ve başarılarımızın üreticiler tarafından göz ardı edilmemiş olması ve bu neticede bize duyduğu güvendi. Hep beraber başardık!

IRAK, AZERBAYCAN VE GÜRCİSTAN’DA İŞ YAPIYORUZ
Firma olarak kuruluştaki hedefleriniz nelerdi? Bu hedeflerde herhangi bir değişiklik oldu mu?
Hedeflerimiz firmamızın ürün portföyünü gıda ve yem sektörünün kalite ve güvenlik konusundaki tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde geliştirmek. Bu sayede istihdamı arttırmak ve yurt içinde sektörel olarak kritik bölgelerde lokal çalışabilecek yeni şubeler açmak. Yurtdışından gelen talepler neticesinde hedeflerimize yurtdışı ile Türkiye’deki aynı sistemimizi kurmak eklendi. Ülke şartlarına göre ofis kurup farklı bir kültürde farklı politikalarda iş yapmanın türlü zorluk ve riskleri var. Bu yüzden yurtdışında lokal iş partnerleri ile çalışmayı daha uygun bulduk. Irak, Azerbaycan ve Gürcistan’da lokal partnerlerimiz var ve o coğrafyalarda iş yapıyoruz.
Ölçüm ve analiz dendiğinde aslında çok geniş bir alana hitap ediyorsunuz. Bunlar içerisinde yem sektörüne hitap eden ürün ve hizmetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Değerlendirip karar vermek için analiz edip ölçmek ve sonucu rakamlara dökmek gerekir. Fark etmesek bile bunu aslında hayatımızın her noktasında yapıyoruz. Bizler de kendi sektörümüzde analiz ve ölçme işini yapan enstrümanlar sunmaktayız. Bu konuyu iki başlık altında değerlendirebiliriz. Birincisi kalite, ikincisi ise güvenlikle ilgili sistemlerdir.
Kalite ürünün bileşenleri ve dış görünüşü ile ilgilidir. Bunu üretimde kullanmak ürünün besin değerinin düşük ya da yüksek, sindiriminin kolay ya da zor, tadının iyi ya da kötü olması vs. gibi şeylerle ilgilidir. Bunları ham madde olarak almak, üretimde kullanmak tüketiciye zarar vermez ancak üreticiye maddi kayıplara yol açar. Bunların ölçümü için teknolojik NIR, NIT sistemlerimiz mevcuttur. Yem ham maddeleri, yemler, tahıllar, et, süt ürünleri gibi ürünlerin kalite parametreleri olan protein, rutubet, kül, yağ, selüloz gibi bileşenlerini 1 dakikadan daha kısa sürede ölçebilen sistemlerimiz mevcut. Bu sayede ham madde depoya girmeden bileşen değerlerine göre fiyatlandırılıyor ve aynı özellikteki diğer ürünler ile aynı depoya gönderiliyor, üretim sırasında da nihai ürün reçetesine göre kullanılıyor.
Gıda güvenliği ise ürünün tüketilmesi sonucu ürünü tüketen canlının zarar görmesi ile ilgilidir. Bunun ölçümü için toksin, antibiyotik, alerjen, mikrobiyoloji, hijyen test sistemlerimiz bulunmaktadır.
Müşterileriniz sizi hangi sebeple tercih ediyor? Sizi yurtiçi ve yurtdışı rakiplerinizden ayıran noktalar nelerdir?
Ürünlerimizin kalitesi ve satış sonrası desteğimiz çoğu müşterimizin memnuniyetini kazandı. Bu sayede ciddi referanslar kazandık. Tüm ekip olarak işimizi yapmıyor, işimizi yaşıyoruz. Müşteriler de bunu görüyor.
Teknoloji geliştikçe her sektör bundan elbette nasibini alıyor. Ancak eski alışkanlıkları terk etmek de bazı üreticiler için zor olabiliyor. Yem üreticilerinin son teknolojiye talebi ve adapte olma kabiliyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yem sektörü değişkenlerin ve rekabetin çok olduğu özel bir sektör. Rekabet gücünün artması için doğru ham maddeye doğru fiyat verilmeli ve üretimdeki hataların önüne geçilip maliyetlerin düşürülmesi son derece önemlidir. Sektör firmaları bunun farkında ve kendilerine değer katacak teknolojiye yatırım yapıyorlar.
DIŞA BAĞIMLILIK AR-GE İLE AZALABİLİR
Ar-Ge ve teknoloji altyapısı konusunda birçok sorunu olan bir ülkedeyiz. Ancak diğer taraftan önemli gayretlerin ve başarıların elde edildiğine de şahit oluyoruz. Ölçüm-analiz cihazlarında yurt içi üretimle ilgili durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Ölçüm ve analiz cihazları, elektronik ve optik ürünleri sektörünün bir parçası. Sektör Türkiye’de Ar-Ge yoğunluğunun en yüksek olduğu alanlardan biri. 2018 yılında Ar-Ge harcamalarının faaliyet giderleri içindeki payı imalat ortalamasında %2,6 iken, elektronik ve optik ürünleri sektöründe %18,2. Daha önemlisi ise bu oranın zaman içinde artıyor olması. 2006’da faaliyet giderlerinin %10,5’ini Ar-Ge’ye ayıran elektronik sektörü, 12 yılda bu oranı %18’in üzerine çıkarmayı başardı.
Mevcut durumda ölçüm ve analiz gibi kritik bir alanda dışarıya bağımlılık söz konusu. Ancak artan Ar-Ge harcamaları, hızlı gelişen start-up ekosistemi ve katma değeri yüksek alanlarda ticarileşmeyi destekleyen politikalar neticesinde Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda sektörde öne çıkabileceğini düşünüyorum. Türkiye’nin kalkınma planları ile vizyon dokümanlarında en öne çıkarılan hususlardan biri katma değeri yüksek sektörlere doğru ekonominin dönüşümü ve ölçüm ve analiz cihazları katma değeri en yüksek ürünler arasında yer alıyor.
İhracat yapıyor musunuz? Kısa ve orta vadedeki planlarınız açısından, bu konuda hamle yapmayı düşündüğünüz pazarlar var mı?
İhracat yapıyoruz. Mevcut pazarlarımıza tam cevap vermeden yeni pazarlara açılmayı düşünmüyoruz.
İLK DALGA YEM SEKTÖRÜNÜ VURMADI
Koronavirüs tüm sektörleri olduğu gibi yem sektörünü ve ilgili alanları da derinden etkiliyor. Normalleşme adımlarını konuştuğumuz şu günlerde, bu süreçte neler yaşandığından ve sektörü nelerin beklediğinden bahseder misiniz?
Diğer tüm sektörlerde olduğu gibi yem sektörü de hem arz hem de talep kaynaklı şoklarla yüzleşmek durumunda kalıyor. Hareketliliğin kısıtlanması ve belirsizliklerin artmasına bağlı olarak tüm sektörler tedarik zinciri aksamaları, talep düşüşü, likidite yetersizliği gibi kanallardan etkilendi. Yem sektörü, girdi sağladığı sektörlerin stratejik önemi nedeniyle Koronavirüs krizinin birinci dalgasından az etkilenenler grubunda yer alıyor. Ancak krizin ikinci dalgasında tüm ülkeler Koronavirüs’le mücadelenin tetiklediği ekonomik krizle mücadele etmek zorunda kalacak. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ise hem ekonomik küçülmenin hem de enflasyon artışının birlikte yaşandığı stagflasyonist bir döneme girme riski var. Bunlar makroekonomik riskler.
Yem sektörü özelinde ise küresel ticaret tarafından iki risk ön plana çıkıyor. Koronavirüs tüm ülkelere tarım, gıda ve sağlık alanlarında kendine yetebilmenin ne denli önemli olduğunu gösterdi. Bu nedenle tarım ve gıda sektörlerinde küresel ticaretteki kısıtlamaların artması ihtimaline hazırlıklı olmak gerekiyor. İkincisi ise yem sektörünün yüksek ithalat girdi kullanımından kaynaklı kur şoklarına açıklık. USD/TL kurunun 7 düzeylerine ulaşması yem fiyatlarında bir artışı kaçınılmaz kılıyor. Eğer etkili bir tarım politikası geliştirilemezse artan maliyetler nedeniyle hayvansal üretimde ciddi bir arz sorunu ve buna bağlı olarak yem sektöründe talep sıkıntısı tetiklenebilir.

İHRACAT YAPMAYAN İŞLETMELER ZORLANACAK
Sizin de dediğiniz gibi, ABD doları yakın zamanda 7 lira barajını aştı. Bu durumun yem fiyatlarına etkisinden bahsettiniz. Fiyatlarda yaşanacak muhtemel bir sıçramanın ölçüm-analiz cihazlarına olan talebe etkisi ne olur?
PwC’nin CFO’larla yaptığı bir anketin sonuçları aslında durumu özetliyor. Dünya genelinde yapılan çalışmaya katılan CFO’ların %81’i koronavirüse bağlı olarak sermaye yatırımlarını erteleyeceğini ya da iptal ettiğini belirtmiş. Türkiye’de ise bu oran %89. Bu oranlardan hareketle ölçüm ve analiz cihazlarına olan talebin düşeceğini bekleyebiliriz. Hem TL’nin değersizleştiği hem de nakit akışında sıkıntı yaşandığı bugünkü gibi bir ortamda ise özellikle ithal ürünlere olan talepte ciddi düşüşler yaşanıyor. Örneğin 2018 kur krizinde benzer bir sorunla karşılaştık ve firma olarak talepteki düşüşü telafi etmek için uluslararasılaşma stratejisi uyguladık. İçinden geçtiğimiz krizde de ihracat yapmayan, ürün çeşitliliği düşük olan ve satış kanallarını çeşitlendirmeyen ölçüm-analiz cihazı firmalarının iflas etme riskinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.