İDMA Russia fuarı sırasında görüştüğümüz İmaş Bölge Satış Müdürü Yavuz Çetinoluk, şirketin A’dan Z’ye anahtar teslim çözümler sunabilen üretim gücüne ve borsaya açık yapısıyla sektöre kattığı güvene dikkat çekiyor. İmaş, Rusya başta olmak üzere stratejik pazarlarda yeni yatırımlarla global büyümesini hızlandırmayı hedefliyor.
Yavuz Çetinoluk
İmaş Bölge Satış Müdürü
“Bugün bir fabrikayı; çelik konstrüksiyonu, binası, mühendisliği ve devreye alınması dâhil olmak üzere A’dan Z’ye, tamamen İmaş çatısı altında üretime hazır hale getirebilecek kabiliyete sahibiz.” İmaş Bölge Satış Müdürü Yavuz Çetinoluk’un bu sözü, firmanın sektördeki konumunu özetler nitelikte.
Bu yıl ikincisi düzenlenen ve stratejik önemi gittikçe daha iyi anlaşılan İDMA Russia fuarı sırasında gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, 1989’dan bu yana değirmencilikten yem makinelerine, testereden çelik yapılara kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren İmaş yalnızca makine üretmekle kalmadığını; Ar-Ge yatırımları, global ihracat gücü ve Turquality programına dahil edilmesiyle güven inşa eden bir marka.
100’den fazla ülkede anahtar teslim tesisler kuran İmaş, borsaya açık yapısıyla da sektörde şeffaflık ve kurumsallık çıtasını yükseltiyor. Çetinoluk, Rusya başta olmak üzere stratejik pazarlardaki yeni yatırımların ve fuar bağlantılarının, şirketin küresel büyümesini hızlandıracağını vurguluyor.

Ben Ramazan Yavuz Çetinoluk. Makine mühendisiyim ve 2010 yılından bu yana, yani yaklaşık 15 yıldır un ve yem sektöründe görev yapıyorum. Son 3 yıldır İmaş bünyesinde Bölge Satış Müdürü olarak çalışıyorum. Avrupa ve özellikle Rusya bölgesindeki satışlardan sorumluyum. Ayrıca birkaç Orta Doğu ülkesi de sorumluluk alanıma dâhil.
- İmaş’ın sektörümüzdeki başarısı ve global varlığı dikkat çekici. Okurlarımıza firmanızı ve hizmetlerinizi anlatır mısınız?
İmaş, 1989 yılında Loras Holding bünyesinde yüksek kalite ve teknoloji ile makine ve ekipman üretmek üzere kuruldu. Tahıl değirmenciliğinde Milleral, yem fabrikalarında Viteral, şeritli testere sektöründe Cuteral, çelik yapı sektöründe Steral ve satış sonrası hizmetlerde ProSupport markalarıyla faaliyet göstermektedir.

Kurulduğu günden bu yana dünya genelinde 100’den fazla ülkede anahtar teslimi un ve yem fabrikası kurmuş ve binlerce testere tezgahı üretmiştir. Yıllık 65 milyon dolarlık ihracatı ve dünyanın her ülkesine hizmet verebilme kapasitesi ile müşterilerine güven, kalite ve hızlı satış sonrası hizmet sunmaktadır. Makine imalat sektöründe AR-GE’ye en çok yatırım yapan ilk 10 firma arasında yer alan İmaş, entegre çözümleri ve kalite güvencesiyle iş ortaklarına değer katmaktadır.
- Şirketin ihracat rakamları ve büyüme rakamları ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Son iki yıldır ihracat konusunda Türkiye’nin lider firması konumundayız. Bu durum, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verileriyle de teyit edilebilir. Yani tamamen resmi rakamlardan söz ediyorum. 2023 yılında hem un hem de yem alanlarında elde ettiğimiz başarı, 2024 yılında da toplam bazda devam etti ve TİM verilerine göre liderliğimizi sürdürdük.
Özellikle yem tarafındaki gelişmelere odaklanacak olursak, son 7–8 yıldır yıllık ciromuz 20–25 milyon dolar seviyesinin üzerinde gerçekleşiyor. Viteral markamız, İmaş bünyesinde sonradan oluşturduğumuz bir marka olmasına rağmen, yaklaşık 10 yılda ulaştığı başarıyla bizim için büyük bir gurur kaynağı. Bu başarının temelinde İmaş isminin sektörde yarattığı güven, güçlü makine tasarımları ve yenilikçi yaklaşım yer alıyor. Ayrıca şirketimizin kurumsal yapısı ve borsaya açık olması da piyasalarda güvenilirliğimizi pekiştiren önemli faktörler arasında.
SEKTÖRDE ÜLKEMİZİN BORSAYA AÇIK TEK FİRMASIYIZ
- Sektörümüzde borsaya açık çok fazla firma olmadığını görüyoruz. Bu durumun size ve sektöre ne gibi katkıları var?
Sektörümüzde borsaya açık olan tek firma İmaş. Borsaya açık olmak, öncelikle müşterilerimize karşı şeffaflık ve güven sunmamıza imkân tanıyor. Hem yönetim anlayışımız hem de finansal verilerimiz konusunda daha açık ve denetlenebilir bir yapıya sahibiz.
Müşterilerimiz bizden bir yem fabrikası, yem değirmeni ya da un değirmeni yatırımı yaptığında, aslında uzun vadeli bir işbirliğine adım atıyor. Bu tür yatırımları hızlı tüketim mallarıyla kıyaslamak doğru olmaz; çünkü tesis kurulduğu andan itibaren yedek parça, otomasyon hizmetleri ve olası revizyon ihtiyaçlarıyla birlikte yaklaşık 20–25 yıl sürecek bir iş ortaklığının başlangıcından söz ediyoruz. Dolayısıyla bu süreci en şeffaf şekilde yönetmek ve müşteriye güven verebilmek son derece önemli.
İmaş’ın borsaya açık olması, bu noktada bize büyük avantaj sağlıyor ve sektörde birçok alanda birkaç adım öne çıkmamıza katkı sağlıyor.
- Borsaya açılma kararını ne zaman alıp hayata geçirdiniz? Bahsettiğiniz avantajlar düşünüldüğünde, bu şekilde çalışan firma sayısının hızla artmamasının sebebi nedir?
Finans alanında uzman olmamakla birlikte, borsada yer almanın firmamıza finansal anlamda önemli katkılar sağladığı açık bir gerçek. Sonuçta borsaya açık olmak, doğrudan halktan yatırım almak anlamına geliyor. Ancak ülkemizde borsaya açılabilmek için belirli finansal kriterleri karşılamak gerekiyor. Her firmanın bu kriterleri yerine getirmesi kolay olmayabilir.

Diğer firmaların bu konudaki kararlarının nedenlerini bilemem; ancak bazı rakiplerimizin bu süreçte çaba gösterdiğini, fakat başarılı olamadıklarını biliyorum. Nihayetinde bu, her şirketin kendi stratejisi doğrultusunda verdiği bir karar. İmaş olarak biz bu kararı alıp hayata geçirdik ve bugün geldiğimiz noktada bunun doğru bir adım olduğunu çok net görüyoruz.
İMAŞ, YATIRIM YAPMAYA ÖNCELİK VEREN BİR FİRMA
- Firmaların faaliyet alanlarını ilgili sektörlere doğru genişletmeleri yaygın bir durum. İmaş’a yem sektörüne açılma kararını aldıran faktör ne oldu?
Benim İmaş’taki görev süremden biraz daha önceye dayanan bir karar olduğu için tüm detaylara hâkim değilim. Ancak bildiğimiz üzere, İmaş yatırım yapmayı seven ve farklı alanlarda büyümeyi hedefleyen bir yapıya sahip. Örneğin, diğer değirmen makine firmalarından farklı olarak testere alanında faaliyet gösteren Cuteral markamız bulunuyor.
Bunun yanında, geçtiğimiz yıl enerji depolama sistemleri konusunda da önemli bir yatırım yaptık. Merkez binamızın hemen yanında kurulan bu tesis, yıl sonu itibarıyla enerji depolama bataryaları üreten bir şirket olarak faaliyete geçecek. Yine, bağlı bulunduğumuz holdingin Siirt’te 65 megavatlık bir güneş enerjisi santrali yatırımı da mevcut.
Dolayısıyla, yem sektörüne girilmesi kararının da bu yatırım odaklı vizyon ve çeşitlendirme motivasyonuyla doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
A’DAN Z’YE ANAHTAR TESLİM ÇÖZÜMLER
- İmaş’ı sektördeki rakiplerinden ayıran etkenler neler? İmaş deyince müşterilerinizin aklına ne geliyor?
Güzel bir soru. Ürün ile fiyat arasındaki dengeye bakıldığında, İmaş’ın makine hatlarının üretim gücü, mühendislik kabiliyetleri ve kalite düzeyi aslında fiyatlarını daha yukarı taşıyabilecek seviyede. Bu doğrultuda pazarlama alanında gerekli güncellemeleri ve çalışmaları yapıyoruz.
Fiyat-performans oranı açısından ise İmaş’ın en ideal noktada yer aldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kârlılık hesapları ve farklı değerlendirmeler de bu görüşü destekler nitelikte. Bunun yanı sıra, şirketimizin 36–37 yıla dayanan un değirmenciliği deneyimi var. Bu birikimden beslenerek yem makineleri alanına da yatırım yaptık. Üretim metodolojimizin bir yansıması olarak kısa sürede çok kaliteli makineler tasarlayıp üretmeyi başardık.

Bugün bir fabrikayı; çelik konstrüksiyonu, binası, mühendisliği ve devreye alınması dahil olmak üzere A’dan Z’ye, tamamen İmaş çatısı altında üretime hazır hale getirebilecek kabiliyet, tecrübe ve donanıma sahibiz. Müşterilerimizden tek beklentimiz, temeli bizim istediğimiz şekilde atmaları. Sonrasında sahaya adımımızı atıyor, anahtar teslim bir tesis kuruyor ve hatta üretilen ürünün laboratuvar testleri dahil, tüm süreci eksiksiz şekilde teslim ediyoruz.
AR-GE’DE MEYVELERİ TOPLAMAK EMEK VE ZAMAN İSTİYOR
Ar-Ge konusuna yaklaşımını konusunda bilgi verir misiniz? (sondan üçüncü kayıt)
Ar-Ge, İmaş için her zaman öncelikli bir alan oldu. Son 5–6 yıldır, Ar-Ge harcamalarımızla yalnızca makine üretici firmaları arasında değil, Türkiye’deki tüm sektörleri kapsayan değerlendirmelerde de ilk 10’a giriyoruz. Bu, oldukça yüksek ve önemli bir seviye. Değirmencilik sektöründe Ar-Ge’ye bu kadar bütçe ayıran ikinci bir firma yok diyebilirim.
Çalışma sonuçlarının üretime yansıması süreci nasıl ilerliyor?
Ar-Ge projelerinin ticarileşmesi hemen gerçekleşen bir süreç değil. Örneğin tork motorlar üzerine yaptığımız çalışmayı ele alalım. İlk prototip çalışmamızı 2021 yılında İtalya’da tamamladık. Ancak bunu ticari olarak piyasaya sunabilmek için uzun dönem verilerini izledik, farklı motorlarla testler yaptık ve belirli müşterilerimizin üretim tesislerinde deneme üretimleri gerçekleştirdik. Amacımız, müşterinin karşısına ayakları yere basan, güvenilir bir ürünle çıkabilmekti.
Arka planda, makinalarımız üzerinde sensör teknolojileri, pnömatik taşıma sistemleri ve enerji verimliliği alanında da yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Tüm bu süreçler, 4–5 yıllık detaylı mühendislik çabasının bir ürünü olarak ticarileşiyor. Ar-Ge çalışmalarının meyvelerini toplamak zaman alsa da, doğru zamanda karşılığını fazlasıyla veriyor.
İDMA RUSSİA’DAN GELEN BAĞLANTILARLA PAZARDAKİ PAYIMIZI ARTIRACAĞIZ
- İDMA Russia fuarına neden katıldınız, beklentileriniz nelerdi? Rusya pazarı hakkında neler söylemek istersiniz?
Rusya pazarı son birkaç yıldır oldukça dikkat çekici bir hale geldi. Öncesinde de bu pazarda çalışmalarımız ve doğrudan satışlarımız vardı. Ancak Rusya’nın dünyanın önde gelen buğday üreticilerinden biri olması, pazarı stratejik olarak daha da önemli kılıyor. Özellikle son yıllarda hem un hem de yem alanında nihai ürünlere yönelmeleri, bizim açımızdan bu pazarı daha da kritik hale getirdi.

2024 itibarıyla Rusya’daki varlığımızı güçlendirmek için önemli adımlar attık. Birden fazla fuara katılma kararı almamızın temelinde de bu strateji yatıyor. İDMA Russia, bu çerçevede bizim için önemli bir platform oldu. Buradan elde ettiğimiz bağlantıların, önümüzdeki dönemde çok olumlu sonuçlara dönüşeceğine inanıyoruz.
- Son olarak okurlarımızla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
İmaş, her zaman gelişime açık bir firma. Bu kapsamda hem yeni yatırımlara imza atıyor hem de mevcut şirket ve markalarımızı geliştirmek için yoğun bir çaba gösteriyoruz. Bu gayretlerimizin karşılığında bu yıl Turquality programına kabul edildik. Turquality desteğiyle birlikte İmaş markasını uluslararası alanda çok daha ileriye taşıyacağımız yeni bir döneme adım attığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.