BLOG

Yeni ürünlerimizle sektörde ilkleri başaracağız

30 Mart 20218 dk okuma
Kartal Kimya Röportaj : Cemalettin Kanaş Kartal Kanat: Türk tarım ve hayvancılığının gelişimine katkı sağlama vizyonuyla kurulan Kartal Kimya’nın ölçeği zamanla ülke sınırlarını aştı ve firmamız dünyaya açıldı. Pınar Kanat: Şirket içinde kurduğumuz Ar-Ge departmanıyla yeni ürünler ortaya koymak istiyoruz. Dünyada bunu yapabilen firma yok denecek kadar az. Belli bir vizyonla kurulan birçok şirket on yıllar geçip yönetim değiştiğinde aynı vizyonu devralarak kendini daha yukarılara taşıyor. Babasının ya da dedesinin döneminde ele geçmeyen fırsatları değerlendirerek yoluna emin adımlarla devam eden birçok firma, 20-30 yıl öncesine göre hayal edilemeyecek noktalara gelmiş durumda. Kartal Kimya da bu markalardan biri. 1985 yılında Yusuf Kanat tarafından kurulan premiks firması, bugün ülkede birçok ilki ve teki temsil eden bir konumda bulunuyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı M. Kartal Kanat ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Pınar Kanat tarafından yönetilen şirket, bugün Avrupa’nın ve Türkiye’nin en modern tesisinde üretim yapıyor. Yirmi birinci yüzyılla dış dünyaya açılan Kartal Kimya, bugün ihracat bölgesini tüm Ortadoğu ve Afrika’ya yaymanın planlarını yapıyor. Firmanın vizyonunu ve sektördeki yerini anlatan Kartal Bey, “Teknolojik yeniliklerde de hep öncü olmaya çalıştık. Bugün, sektöründe Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek teknolojili, en modern üretim tesisi bizimki.” diyor. Müşterilerinin başarılarını kendi başarısı olarak gören bir anlayışla çalıştıklarını dile getiren Pınar Hanım, bu bakış açısının Kartal Kimya’yı tercih edilen çözüm ortağı konumuna getirdiğini dile getiriyor. Kartal Kanat ve Pınar Kanat’ın sorularımıza verdikleri cevaplar şöyle: Öncelikle bize firmanızdan bahseder misiniz? Kartal Kimya kim tarafından hangi hedeflerle kuruldu?

Pınar Kanat: Kartal Kimya, 1985 yılında, kimya mühendisi Yusuf Kanat tarafından kuruldu. Yusuf Kanat, Kartal’ı kurmadan önce 16 yıl boyunca çalıştığı uluslararası bir şirkette, işe önce laboratuvarda başlamıştır. Sonrasında aynı şirkette Türkiye’nin ilk veteriner ilaç, aroma ve yem katkı departmanlarını kurmuştur. 1984 yılında emekli olana kadar bu bölümün yöneticiliğini yapmıştır. Vizyonu olan, ilklerin peşinde koşan biriydi yani… Yaptığı işin de ilk duayenlerindendir. Emekli olunca da kendi işini kurmaya karar vermiştir. Sektörde elde ettiği tüm tecrübe ve bilgi birikimini kullanarak Türk tarım ve hayvancılığının gelişimine katkı sağlamayı ilke edinmiştir. İşte Kartal bu değerler üzerine kuruldu.

Kartal Kimya Kartal Kanat, Yıldız Nermin Kanat (CEO), Pınar Kanat Ama tabii zaman içinde bu hedef sadece ülkemizle sınırlı kalmadı. Kartal, bölge ülkelerinin de isteklerine göre ürünlerini giderek çeşitlendirmeye ve ürünlerde değişiklikler yapmaya başladı. Sadece kendi ülkemizin ihtiyaçlarını değil, bölgemizdeki diğer ülkelerin de isteklerini karşılamaya başlayınca, Kartal’ın ürün çeşitliliği giderek arttı ve artmaya da devam edecek…

ÜLKE İÇİN İLKLERE İMZA ATTIK

Know-how konusu, teknik üretim söz konusu olduğunda öne çıkan bir konu. Bu bağlamda firmanın kurucusu Yusuf Kanat’ın teknik bilgisinden ve geçmişte yaptıklarının Türkiye’nin yem katkı sektörü için öneminden bahseder misiniz? Kartal Kanat: Kartal Kimya, bugüne kadar, ürünlerde ileriye yönelik gelişme ve yeniliklerden ilk haberi olan ve bunlara önderlik eden şirketlerden biri oldu. Babam, Kartal Kimya çatısı altında, Türk hayvancılık sektörünü, ilk kez, en önemli ürün grupları olan amino asitler, antikoksidiyaller ve enzimlerle tanıştırdı. Türk yem katkı sektörünün gelişmesinde büyük rol oynayan duayenlerden oldu. Bunların yanında, teknolojik yeniliklerde de hep öncü olmaya çalıştık. Bugün, sektöründe Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek teknolojili, en modern üretim tesisi bizimki. Üstelik, babam bu tesisi 1995 yılında ülkesi için çok büyük bir yatırım yaparak inşa etti. Bu üretim tesisi, üretim alanında dünyanın önde gelen otomasyon şirketi olan Bühler firması tarafından kuruldu. Türkiye’de bu alanda, bu firmanın teknolojisini kullanarak üretim yapan tek firmayız. Tartımdan karışıma ve paketlemeye kadar her alanda otomasyonumuz mevcut. Diğer firmalardan farkımız, üretim alanında ve otomasyonda, mikrodozajlama tesisine sahip olmamız. FAMI-QS, kalite belgelerimiz ISO 9001 en son versiyon 2015, ISO 14001 var. 2015’te uluslararası çevre ödülünü aldık. İlk defa bir premiks firması bu ödülü aldı. Aynı zamanda, hiçbir premiks fabrikasında olmayan likit karışım tesisini de kurduk.

MİKOTOKSİN ANALİZLERİNE BAŞLIYORUZ

Ayrıca, Türkiye’de premiks firmaları arasında en donanımlı ekipmanlarla, en kapsamlı analizleri yapabilen laboratuvara sahip tek premiks firmasıyız. Laboratuvarımızda suda ve yağda çözünen vitaminlerin analizi, tüm ağır metallerin analizi, homojenizasyon stabilite testleri, aminoasitlerin analizleri yapılıyor; çok yakında mikotoksin analizleri de yapmaya başlayabileceğiz ve laboratuvarımıza yeni yatırımlarımız da bunlarla beraber devam edecek. Bu devamlılık ve kalite konusundaki hassasiyetimiz, bize babamızdan geçti. Babamız da kaliteye, kendini sürekli kontrol etmeye ve kalitenin neresinde olduğumuzu görmeye çok önem verirdi. Biz de aynı heyecan ve ilgiyi taşıyoruz. 1985 yılında kurulan firmanızın 2001 tarihinde seri üretime geçtiğini not etmişim. Arada geçen 16 senede hangi gelişmeler yaşandı? Üretim tesisiniz ve kapasitenizle ilgili bilgi verebilir misiniz? Kartal Kanat: Evet, tam otomasyona geçiş yapılarak üretime 2001 yılında başlandı. Arada geçen süre içerisinde teknolojik yeniliklerde hep öncü olmaya çalıştık. Daha önce de belirttiğim gibi, Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu’da en yüksek teknolojili, en modern üretim tesisini kurduk. Türkiye’de bu alanda, dünyaca ünlü Bühler firmasının teknolojisini kullanarak üretim yapan ilk ve tek firma olduk. Kapasitemiz 10 ton/saat. Bu, bir premiks firması için oldukça yüksek bir kapasite. Ayrıca, big bag paketleme kabiliyetimiz var. 20 siloluk mikrodozajlama tesisimizde oldukça hassas tartımlar da yapabiliyoruz. Hiçbir premiks firmasında olmayan likit karışım tesisimiz var. Yeni yatırımlarımız da devam ediyor.

“YERLİ ŞİRKETLER İÇERİSİNDE BİR İLKİ DAHA BAŞARACAĞIZ”

Bugüne gelirsek, firma olarak kendinizi sektörde hangi noktada görüyorsunuz? Kısa ve orta vadedeki hedefleriniz neler? Pınar Kanat: Vizyonumuz; daha sağlıklı ve doğal ürünlerle nihayetinde insan sağlığına katkıda bulunmak, ileri teknolojilerle üretim yapmak. Değerlerimiz de her zaman öncü, dürüst ve güvenilir olmak, sağlıklı ürünler üretmek. Bundan sonraki projelerimiz de bunların üzerine olacaktır. İnsan sağlığı, hayvan beslenmesi ve çiftlikten sofraya zincirin tüm halkalarını tamamlamak üzerine… Bir Ar-Ge departmanı kurduk şirket içinde. Ar-Ge çalışmalarıyla yeni ürün geliştirme ve bu ürünleri sektörümüze kazandırmayı amaçlıyoruz. Bu bizi heyecanlandıran bir yenilik, hatta diğer tüm premiks şirketleri için de öyle… Kendi ürünlerini üretip ortaya yeni bir şeyler çıkarabilen şirket çok az. Yabancı şirketlerde belki, ama yerli şirketlerde bunu yapabilen yok. Bu konuda ülkemizde ilk olmak istiyoruz. Kartal denince akla, kaliteli, kendi ürünleriyle başarılı ve teknik gelişmeleri uygulama noktasında lider bir isim gelsin istiyoruz. Marka olma yolculuğumuz, sadece Türkiye’de değil, global pazarlarda da devam etsin istiyoruz. Kartal, Türkiye’de zaten tanınan bir marka ama biz markamızı yurt dışında, çevre ülkelerde, bizim ihracat pazarımızda da daha tanınan, bilinen bir marka haline getirmek için çalışıyoruz. Bundan sonra yapacağımız yenilikler hep bu yönde olacak. Kartal Kimya’yı rakiplerinden ayıran nedir? Müşterileriniz neden sizi tercih ediyor? Pınar Kanat: Müşteri odaklı çalışıyoruz. Müşterilerimizi dinliyor, söyledikleri ve istedikleri şeylere dikkat ederek üretim yapıyoruz. Müşterilerimiz bizim için çok önemli. Onlar başarılı olursa, biz de başarılı oluruz. Bu felsefede gittiğimiz için de tercih ediliyoruz. Ayrıca hızlı çözüm üreten, güvenilir ve kalite konusunda hassas bir firmayız.

ARAP YARIMADASI VE AFRİKA’DA BÜYÜMEYİ HEDEFLİYORUZ

Milenyumun başından bu yana yirmi yıllık ihracat geçmişiniz var. Şu anda hangi bölgelere ihracat yapıyorsunuz? Salgın bu durumu nasıl değiştirdi? Kısa vadede ve orta vadede üretim kapasitesi, ürün çeşitliliği ve ihracat bölgeleri açısından hedefleriniz neler?

M. Kartal Kanat: Şu anda özellikle Türki Cumhuriyetler (Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan gibi) ve Arap Yarımadasına (Kuveyt, Suudi Arabistan) ihracat yapıyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de satışımız oluyor. Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelere de ticaretimiz başladı ve devam edecek. Salgınla beraber elbette o ülkelerde de kısıtlamalara ve üretim kayıplarına bağlı olarak üretimler düştü. Ülkeler kendilerini korumaya aldıkları için ihracatta azalmalar oldu. Ayrıca, tavukçulukta hastalık kaynaklı yaşanan kayıplar ve maliyetlerdeki artışlar da ihracatın yavaşlamasına neden oldu. Önümüzdeki süreçte, diğer Türki Cumhuriyetler, Arap Yarımadası’ndaki diğer ülkeler, Afganistan, Afrika ülkeleri gibi bölgelerde de ihracatçı olmayı planlıyoruz.

Üretim kapasitemize gelince… Şu an tesisimizdeki üretim kapasitemiz zaten bu hedeflerimizi gerçekleştirmeye yetecek kadar yüksek. Yani bu anlamda altyapımız hazır. Ürün çeşitliliğimizi de, özellikle çözüm ürünlerimizle birlikte her geçen gün daha da artırıyoruz. Distribütörlükleriniz ve partnerleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Bu ortaklıklar size hangi imkânları sağlıyor? Pınar Kanat: Hayvancılık sektöründe dünyaca bilinen, köklü uluslararası firmaların temsilciliğini yaptığımız gibi sektörün yeniliklerini ön plana alıp geliştiren, doğal ürünlerin üretiminde dünya lideri olan firmaların temsilciliğini de yapıyoruz. Bu iş birlikleri sayesinde, hizmet verdiğimiz ülkemiz ve çevre ülkelerin ihtiyaçlarını daha önceden fark edip, dolayısıyla bu gelişmelere onları önceden hazırlayıp destekleyerek fayda sağlamak istiyoruz. Köklü ve uluslararası firmalarla çalışmak, bize gelecekte vizyonumuzu geliştirme yolunda farkındalık, yaratıcılık ve hızlı çözüm üretme özellikleri katmış oluyor.

KATKI SEKTÖRÜNDE KÜRESEL BİRKAÇ ŞİRKET ÖNE ÇIKIYOR

Türk yem sektörünün katkı konusunda büyük ölçüde dışa bağımlı olduğu biliniyor. Bu bağlamda Kartal Kimya’nın ve diğer yerli üreticilerin konumu çok önemli. Öncelikle siz bu dışa bağımlılığı neye bağlıyorsunuz? Sektör bu durumu aşmak için neler yapıyor? Kartal Kanat: Yem katkı sektörü olarak hemen hemen bütün saf vitaminlerde, amino asitlerde (Lysine, Methionine, Threonine gibi), enzimlerde, antikoksidiyallerde ve diğer katkılarda tamamen dışa bağımlıyız. Çünkü dünyada bunları üreten belli başlı şirketler var ve ürünlerin çoğu bu işletmelerin tekelinde bulunuyor. Dünyadaki üretim, ham madde tedariği ve döviz kurları değişikliklerine bağlı krizlerden sektör olarak çok etkileniyoruz. Özellikle, şirketlerle üç ve altı aylık bağlantılarda anlaşmalar yaptığımızdan böyle bir durumdan çok olumsuz etkilenebiliyoruz. Türkiye’de sektör genellikle, dünyada söz sahibi olan şirketlerle ya ortaklık yoluna gitti veya sektörün dünyadaki büyük temsilcilikleri ülkemizde faaliyete geçti. Böyle olunca, bizler için rekabet daha güç olmaya başladı.

DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTMAK GEREK

Son olarak Koronavirüs konusunu sormak istiyorum. Şimdilerde aşı gündemiyle beraber geçen sene yaşanan dehşet ve panik, yerini normalleşmenin ne kadar süreceği gibi tartışmalara bırakmış gibi görünüyor. Yaşadığımız tecrübe bize ne öğretti? Kartal Kanat: Yaşadığımız tecrübe, küresel tedarik zincirlerinde büyük değişimlere yol açtı. Ham maddelerin zamanında üretilememesi, lojistik operasyonlara bağlı olarak verilen terminlerin aksaması gibi sorunlarla karşılaşıldı. Sektörel bazda iş yerlerinin kapanması, turizmin yavaşlaması ve talepteki düşüş tabii ki bizlerin satışlarında azalmaya neden oldu. Ayrıca buna bağlı olarak, ödemelerde yaşanan gecikmeler sektörde finans ihtiyacı doğurdu ve finans açığı kredilerle kapatılmaya çalışıldı. Bu sebeplerden dolayı, dışa bağımlılığı azaltacak, yerli üretime önem verecek çalışmalar yapmak ve sektörü buna göre hazırlamak gerekiyor. İyi planlamalar yaparak bu tarz krizlerin, işletmeleri en az etkileyeceği şekilde pozisyon almalıyız. Pandemi döneminde, ülkelerin sınırlarını kapatmasıyla tavuk eti ve yumurta ihracatının önü kesildi. Buna bağlı olarak üreticilerin soğuk hava depolarındaki beyaz et stokları fazlalaştı, yumurtacı tavuklar kesildi ve zararına satışlar oldu. Bu nedenle, bizim dışımızda et, yumurta ve süt üreticilerinin de iyi bir planlama yapması, ihracat yapılan ülkelerde çeşitliliğe gitmesi kaçınılmaz görünüyor.
Röportaj Kategorisindeki Yazılar
14 Ekim 20165 dk okuma

“Sürdürülebilirliğin üç temel basamağı: GEZEGEN, KÂR, İNSAN”

Ariovaldo Zani, Sindirações: “Brezilya şu sıralar Latin Amerika'nın toplam yem üretiminin yarıdan f...

14 Ekim 201611 dk okuma

Yem üretiminde yüksek kapasite, esneklik ve verim

Marco Hagen, EngIe: “Yem değirmeni otomasyon teknolojisi, maliyeti düşürmenin yanı sıra, devamlı ve...

24 Temmuz 20246 dk okuma

Pedro Nonay küresel ticaretin ve finans paradigmalarının dönüşümünü anlattı

Pedro Nonay görüşleriyle, küresel ticaretin, jeopolitik etkilerin ve yem endüstrisindeki teknolojik ilerlemelerin değişen manzarasına ışık tutuyor.