Editör
Cemalettin Kanaş
2020 koronavirüsün damga vurduğu bir yıl olmaya devam ediyor. 21. yüzyıl tarihini yazacak tarihçilerin 2020’yi “pandemi yılı” olarak adlandıracakları adeta kesinlik kazandı. Tabi geriye kalan üç ayda bundan daha büyük bir felaket yaşanmazsa…
Koronavirüs krizinin ilk aylarında, karar alıcılar V şeklinde bir iyileşme yaşanacağını düşündüler. Bu plana göre, salgın hızla durdurulacak veya kontrol altına alınacak ve ekonomik faaliyetler de kaldığı yerden devam edecekti. Ancak bu mümkün olmadı. Tedbirlerin ihmal edilmesinden de güç alan virüs, sanılandan çok daha yaman bir düşman çıktı.
Geldiğimiz noktada, dünya toplam gayrisafi yurtiçi hasılası yılın ilk altı ayında yüzde 15,6 oranında küçüldü. Bu rakam, henüz hafızalardaki yerini koruyan 2008 krizinin dört katı etki anlamına geliyor. Fakat ekonomilerin dümenindeki isimler de eli kolu bağlı bekliyor değiller. Hükümetlerce alınan tedbirlerin sonuçlarına da bağlı olarak, IMF dünya ekonomisinin yıllık küçülme beklentisini yüzde 4,9 olarak açıkladı.
Dünyanın farklı merkezlerinde aşı geliştirme çalışmaları son hızla devam ederken, dünya basınında virüsünün kökünün kazınması için 2021’i dahi gözden çıkaran ve tüm planların buna göre yapılmasını salık veren yazılar yayımlandı. Uzmanlar dünya ekonomisinin kriz öncesi düzeye gelmesinin en erken 2021 sonlarını bulacağı görüşünde.
Tüm bu gelişmelerin gölgesinde gıda ve yem sektörü, bir taraftan artan girdi fiyatları diğer taraftan da tedarik zincirlerindeki aksamalar gibi sorunlara karşı çözüm üretmeye çalışıyor. Korona krizi için kesin çözümün beklediğimizden daha fazla zaman alacağı ihtimalini göz ardı etmemeli, en kötü senaryolara dahi hazırlıklı olmalıyız.
Gelecek sayıda görüşmek üzere.
İyi okumalar…