Küresel gübre piyasalarına gerginlik hâkim. 2024’te 169 milyon ton gübre ticareti yapıldı, ancak Çin’in ihracat kısıtlamaları, Kızıldeniz’deki lojistik engeller ve AB’nin Rus gübrelerine uyguladığı %100’lük yeni tarifeler arzı zorluyor. Hindistan’ın Ortadoğu’daki tedarikçilere ve Nijerya’nın üreye yönelmesiyle pazarın zindeliğini gösteriliyor, ancak fosfat eksikliği ve artan maliyetler dünya genelindeki çiftçileri tehdit ediyor. Ticari bilek güreşinin ekonomik sonuçları konusunda uyarılarda bulunan AB’li üreticiler, biyogübre ve şeffaflık talep ediyor. Peki, bu gerilimler, uzun süreli bir ticaret çatışmasına dönüşerek küresel gıda üretim maliyetlerini artırabilir mi?

Küresel gübre piyasası, dünya gıda üretiminin yarısını destekleyen kritik bir unsur olarak, onlarca yılın en dramatik dönüşümünü yaşıyor. 2025’te 169 milyon ton gübre sınır ötesi ticarete konu olacak, ancak tedarik zincirleri Çin’in ihracat kısıtlamaları ve Kızıldeniz’deki nakliye aksaklıklarının ardından şimdi de AB’nin Rus gübrelerine uyguladığı %100’lük tarifelerle sarsılıyor. Bu şoklar sadece ekonomi haberi başlıkları değil, yem üreticilerinden politika yapıcılara kadar tüm tarım paydaşlarının maliyetlerini ve risklerini yeniden şekillendiriyor.
DÜNYA GÜBRE PİYASASI TRENDLERİ
Gübre piyasası; azot, fosfat ve potasyum gübreleriyle tarım verimliliğini artıran küresel tarımın temel taşlarından biri konumunda. Agricultural Market Information System AMIS’e göre, 2024’te 169 milyon ton gübre sınır ötesi ticarete konu oldu ve bu, gübrelerin yoğun şekilde alınıp satılan bir emtia olduğunu gösteriyor. Ancak son yıllarda aşağıda belirtilen önemli aksaklıklar yaşandı:
Çin’in İhracat Kısıtlamaları: 2021’den beri, küresel üre ihracatının %15’ini ve fosfat ihracatının %30’unu temin eden Çin, ihracat yasakları ve denetim gereklilikleri gibi katı kontroller uyguluyor. Bu, üre ihracatında %95’lik, fosfat ihracatında ise %21’lik bir düşüşe yol açtı ve ticaret ortaklarını alternatif tedarikçiler aramaya zorladı. Örneğin, dünyanın en büyük üre ithalatçısı Hindistan, Ortadoğu ve Rusya’ya yönelerek kaynaklarını çeşitlendirdi ve iç üretimi artırdı.
Jeopolitik ve Lojistik Sorunlar: 2020’den beri Belarus’a uygulanan yaptırımlar, 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna çatışması ve 2024’te Kızıldeniz ile Panama Kanalı’ndaki aksaklıklar küresel ticareti zorladı. Artan risk ve sigorta maliyetleri, özellikle potasyum ve fosfat sevkiyatlarını etkiliyor. Buna rağmen dinamizmini koruyan sektörde Belarus ve Rusya, potasyum ihracatını Çin’e demiryoluyla yönlendirdi ve Laos gibi yeni ihracatçılar Asya’nın potasyum merkezi olarak öne çıkıyor.
Fosfat Piyasası Sıkıntıları: Üre ve potasyumun aksine, fosfat piyasası daha sıkı arz kısıtlamalarıyla karşı karşıya. Fas, 2022’den beri ihracatını artırdı, ancak bu artış Çin’in azalan üretimini tam olarak telafi etmeye yetmiyor. Rusya veya Suudi Arabistan gibi büyük üreticilerden yeni kapasite sağlanmazsa, küresel fosfat ihracat hacimleri 2027-2028’e kadar 2022 öncesi seviyelerin altında kalacak.

ABD’nin Tarife Politikası: ABD, 2024’te gübre ithalatına %10’luk genel bir tarife getirdi; ancak USMCA kapsamında Kanada bu tarifeden muaf tutuldu. Bu politika, ABD’li çiftçilerin maliyetlerini artırabilir ve misilleme önlemleriyle Kanada’nın ABD’den fosfat ithalatına bağımlı çiftçilerini (2020-2024’te Kanada’nın fosfat ithalatının %75’i) etkileyebilir.
Bu trendler, piyasanın yaşanan aksaklıklara bir şekilde uyum sağladığını ancak fosfat arzı ve ticaret politikalarındaki belirsizliklerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
AB’NİN YENİ TARİFE REJİMİ OYUNU BOZABİLİR
22 Mayıs 2025’te Avrupa Parlamentosu, Rusya ve Belarus’tan gelen gübre ve bazı tarım ürünlerine 1 Temmuz 2025’ten itibaren uygulanacak yüksek tarifeleri onayladı. Bu karar, Rusya’nın Ukrayna savaşını finanse etmesini engellemeyi ve AB’nin bu tedarikçilere bağımlılığını azaltmayı amaçlıyor. Bu tedarikçiler, 2023’te AB gübre ithalatının %25’ini (€1,3 milyar) ve tarım ithalatının %15’ini (€380 milyon) oluşturuyordu. Önemli detaylar şöyle:
- Tarife Yapısı: Azot bazlı gübre tarifeleri üç yıl içinde %6,5’ten yaklaşık %100’e yükselecek ve bu ticareti fiilen durduracak. Diğer tarım ürünleri ise ek %50 gümrük vergisiyle karşı karşıya.
- Gerekçe: Avrupa Komisyonu, Rusya’nın muhtemel zorlayıcı eylemlerinden kaynaklanan gıda güvenliği risklerini gerekçe gösteriyor ve bu karar, Rus ve Belarus tahıl ürünlerine daha önce uygulanan tarifeleri temel alıyor.
- Etki: Rusya, 2023’te AB’nin azot gübre ithalatının %25’ini sağlayarak AB gübre tüketiminin %70’i için kritik bir rol oynadı. Belarus ise daha küçük bir paya sahip (€30 milyonluk gübre). Tarifeler, iç üretimi artırmayı ve tedariki çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Diğer taraftan çiftçilerin fiyat artışlarından korunması için hafifletici önlemler planlanıyor.
- Küresel Hususlar: AB, bu tarifelerin Rusya ve Belarus gübrelerinin gelişmekte olan ülkelere transit ihracatını etkilemeyeceğini garanti ederek küresel gıda güvenliği üzerindeki etkileri önlemeyi amaçlıyor.

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, tarifelerin AB’de gübre maliyetlerini artıracağını ve kaliteyi düşüreceğini, Rus gübrelerine başka yerlerde güçlü talep olduğunu iddia ediyor. Ancak bu açıklama, Rusya’nın ihracatını yönlendirme kabiliyetinin lojistik maliyetler ve alternatif piyasalardaki doygunluk sebebiyle sınırlı olabileceği gerçeği göz önünde bulundurularak incelenmeli.
COPA-COGECA’NIN DENGELİ TEPKİSİ
22 milyon AB çiftçilerini ve tarım kooperatiflerini temsil eden Copa-Cogeca, 22 Mayıs 2025’te AB’nin tarife kararına eleştirel bir cevap verdi. Jeopolitik gerekçeleri destekleseler de ciddi endişelerini dile getirdiler:
- Çiftçilerin Zararı Yeterince Hesaplanmadı: Kapsamlı bir etki değerlendirmesi olmaması, gübrelerin çiftçiler için büyük bir maliyet kalemi olduğu düşünüldüğünde, istenmeyen ekonomik sonuçlardan korkulmasına sebep oluyor.
- Çeşitlendirme İhtiyacı: Copa-Cogeca, alternatif kaynaklara yönelik net bir strateji eksikliğini eleştirdi ve döngüsel ekonomi çözümleri, örneğin gübreden geri dönüştürülen besin maddeleri (RENURE malzemeleri) ve sindirilmiş atıklar gibi yenilikleri teşvik etmeyi önerdi. Ayrıca, Nitrat Direktifinde istisnalar getirilerek, bitkilerde hayvansal gübrenin daha fazla kullanılmasına izin verilmesi ve fosil yakıt bazlı gübrelere olan bağımlılığın azaltılması çağrısında bulundular.
- Regülasyonlar Uyumlulaştırılmalı: Grup, Nitrat Direktifi, kadmiyum sınırları ve Karbon Sınır Ayar Mekanizması’nın uyumlu hale getirilmesini savunarak çiftçilerin çakışan düzenlemelerle cezalandırılmamasını talep etti.
- Piyasa Şeffaflığı: Copa-Cogeca, piyasanın şeffaf olmaması ve kırılganlığına karşı aylık gübre fiyat raporlaması ve tedarik zinciri için bir risk yönetim aracı önerdi.
Bu açıklama, jeopolitik hedefler ile tarımsal rekabetçilik arasındaki çıkar çatışmaları olgusuna bir kere daha işaret ediyor. Bu, küresel olarak benzer tedarik zinciri sorunlarıyla karşılaşan çiftçiler tarafından da paylaşılan bir endişe.
JEOPOLİTİK VE ÇİFTLİK EKONOMİSİ ARASINDA DENGE KURMA
Gübre piyasasının dayanıklılığı dikkat çekiyor ancak çatlaklar da yok değil. Hindistan’ın üre tedarikçilerini çeşitlendirme ve iç üretimi artırmada gösterdiği başarı, diğer bölgeler için de model olabilir. Örneğin, Sahra Altı Afrika, Nijerya’daki Dangote Gübre Fabrikası’nın üre üretimini artırmasıyla üretim kapasitesini genişletiyor. Benzer şekilde, Batı Asya’daki azot ve potasyum tesislerine yapılan yatırımlar, bölgesel planda kendi kendine yeterliliğe doğru bir trendi işaret ediyor. Gelgelelim fosfat arzındaki darboğaz devam ediyor. Zira Fas’ın ihracat artışı, bu Çin’in oluşturduğu boşluğu doldurmaya yetmiyor.

AB’nin tarifeleri, jeopolitik gerekçelere dayansa da, lojistik ve politik aksaklıklarla zaten gergin olan piyasada fiyat oynaklığını artırabilir. Kuzey Amerika, Asya ve Afrika’daki çiftçiler için, küresel tedarik zincirleri daha da sıkışırsa maliyetlerin yükselmesi sürpriz olmaz. Afrika’dakiler başta olmak üzere gelişmekte olan ülkeler uygun fiyatlı gübre ithalatına bağımlı ve Rus arzının bu piyasalara yönlendirilmesi, erişilebilirlik açısından izlenmeli.
Sürdürülebilirlik giderek daha önemli hale geliyor. Biyogübreler, organik girdiler ve geri dönüştürülmüş besin maddeleri (örneğin, RENURE malzemeleri) küresel olarak ilgi görüyor. Brezilya’nın soya tarımında biyogübre kullanımı ve Hindistan’ın neem kaplı üre teşviki, fosil yakıt bağımlılığını azaltmak için uygulanabilir yollar sunuyor. Bu yenilikler, Copa-Cogeca’nın döngüsel ekonomi çözümleri çağrısıyla uyumlu ve uzun vadede arz risklerini hafifletebilir.
2026-2030 ARASI PAZARI NELER BEKLİYOR?
Önümüzdeki 2026-2030 dönemine bakıldığında, gübre piyasasını şekillendirecek birkaç trend öne çıkıyor:
1. Tedariklerin Çeşitlendirilmesi: Laos, Nijerya ve Katar gibi yeni ihracatçılar, özellikle potasyum ve azot piyasalarında daha büyük roller oynayacak. Fas’ın fosfat pazarındaki gelişimi kritik olacak, ancak 2028’e kadar küresel talebi karşılamak için yeni ve yüksek kapasiteli yatırımlara ihtiyaç olacak.
2. Fiyat Oynaklığı: AB tarifeleri ve ABD ithalat vergileri, özellikle azot gübrelerinde kısa vadeli fiyat artışlarına yol açabilir. Copa-Cogeca’nın önerdiği aylık fiyat raporlaması, şeffaflığı artırarak çiftçilerin bütçe planlamasına yardımcı olabilir.
3. Sürdürülebilirlik Hamlesi: Çevresel düzenlemeler ve maliyet baskıları sebebiyle biyogübre ve besin geri dönüşüm yatırımları hızlanacak. AB’nin döngüsel ekonomi girişimleri küresel bir standart oluşturabilir ve Asya ile Latin Amerika’da benimsenmesi muhtemel.
4. Jeopolitik Riskler: Doğu Avrupa’daki devam eden gerilimler ve muhtemel ticaret misillemeleri (örneğin, Kanada-ABD arası) ticaret akışlarını bozabilir. AMIS’in gerçek zamanlı piyasa verileri, bu belirsizlikleri yönetmek için kritik olacak.
5. Bölgesel Büyüme: Afrika ve Batı Asya, üretimi artırarak ihracatçı ülkelere bağımlılığı azaltabilir. Ancak altyapı ve finansman zorlukları ilerlemeyi geciktirebilir ve küresel iş birliği gerekebilir.

SONUÇ
2025’te küresel gübre piyasası, ticaret aksaklıkları, jeopolitik politikalar ve sürdürülebilirlik taleplerinden kaynaklanan baskılarla karşı karşıya bir dönüm noktasında. AB’nin Rus ve Belarus gübrelerine uyguladığı tarifeler, bağımlılığı azaltmayı hedeflese de, arz istikrarı ve uygun fiyatlılığı sağlamak için küresel bir stratejinin gerekliliğini vurguluyor. Çiftçiler ve tarım işletmeleri, yeni ihracatçılarla ortaklıklar kurarak, şeffaf fiyatlandırma için savunuculuk yaparak ve biyogübre gibi yenilikleri benimseyerek riskleri azaltmak için proaktif adımlar atmalı. Piyasa geliştikçe; politika yapıcılar, sektör oyuncuları ve çiftçiler arasında iş birliği, küresel gıda güvenliğini ve tarımsal rekabetçiliği korumak için kritik olacak.
Kaynaklar:
- AMIS, “Fertilizer Markets Amid Shifts in Global Trade,” May 14, 2025.
- Copa-Cogeca, “European Parliament Greenlights Commission’s Tariff Plan,” May 22, 2025.