BLOG

Brexit ve gelecekte yemin bütünlüğünü koruma mücadelesi

29 Mart 20206 dk okuma

Uzun vadeli bir ilişkinin dağılmasıyla yüzleşirken, Sugarich Satın Alma Direktörü Paul Featherstone, 40 yıllık örnek yem güvenliği standartlarından geri adım atmamanın önemi üzerine düşüncelerini paylaşıyor.

Paul Featherstone Satın Alma Direktörü Sugarich

Bir ilişkinin anlamı Brexit İngiltere'nin AB ile ilişkisini kesmiş olabilir, ancak İngiltere hala Avrupa'nın bir parçası ve şüphesiz her ikisi de birbirlerini ticaret ortakları olarak görmek istiyor. Bu ilişkiyi olabildiğince kolay ve kusursuz hale getirecek olursak, bence, en başta ciddi düzeyde düzenleyici sapmadan kaçınmaya çalışmalıyız ve böylece neticede daha iyi bir yerde oluruz.

İşbirliği içinde olan ülkelerden oluşan bir kolektif olarak, açıkça gıda güvenliğinin sağlanması istikametinde aynı hedefe sahibiz. Bu nedenle, sonuç olarak, hayvanları beslediğimiz yem de aynı şekilde güvenli olmalıdır. Avrupa ticaret ülkeleri ve ortakları olarak, Avrupalı ticaret ortaklarımızın yasal olarak ve en iyi uygulama rehberliği ile neler yaptıkları konusunda titizlik ve farkındalık sağlamak hepimiz için kaçınılmaz bir görevdir. Eğer ticaret ilişkimizi korumak istiyorsak, bu hususlar özellikle önemlidir.

Kesintisiz geçiş Ürünlerimiz aramızda kesintisiz ticaret sağlamak için örnek güvenli uygulama düzeylerine dayanmalı ve kusursuz olmalıdır. Avrupa topluluğu ülkelerinden biri en iyi uygulamayı belirleyebilirse, ortak fayda için bu haberi paylaşalım. Bu uygulama standartları yüksek tutar ve tutarlı hâle getirir.

AB'nin farklı algılarına bakılmaksızın, yem güvenliği standartları üzerinde birlikte daha iyi çalıştığımızı ifade eden bir fikir söz konusu. Kopma sürecinin bitimine henüz çok var ve şimdi yem (ve gıda) güvenliğinin tehlikeye atılmaması için ilişkinin geleceğini kurtarmak sağlamak amacıyla sıkı bir çalışma yapılmaktadır.

Bugüne nispeten uyumlu bir şekilde gelmiş olan bir süreci devam ettirmemiz gerekiyor. Yem ve gıda güvenliği unsurlarının bir kenara atılmasının konuyla ilgili standartlarımızı olumsuz etkileyeceğini ve yapıcı bir sonuç getirmediğini düşünüyorum. Tüm bağlantılarımızın 12 ay kadar kesildiğinde manzaranın nasıl görüneceğini düşünmeliyiz. Bir ticaret anlaşmasına dair müzakerelerin ne kadar zaman alabileceğini biliyor muyuz? AB ile 2017'de yürürlüğe giren CETA'nın (Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması) sonuçlandırılması Kanada'nın sekiz yılına mal oldu ve aradan geçen üç yılın ardından hâlen de tüm üye devletler anlaşmayı imzalamış değil.

İngiltere yem ve tarım sektörleri işlerini her zamanki gibi sürdürmeye devam ediyor. Ticaret anlaşmasının sonuca ulaşması konusunda bir dereceye kadar güvence olmadan, çiftçiler işlerini nasıl yönlendirecekleri konusunda tereddütteler. Bir kez daha bir uçurumun kenarına gelmek daha fazla karışıklığa ve belirsizliğe neden olabilir. Düşüncelerimiz gelecekteki planlamamızda hayata geçirmeliyiz çünkü bu yolculuk henüz bitmedi.

Birlikte çalışmamakla ne gibi risklerle karşı karşıya kalırız? Şimdiye kadarki etkili ve işe yarar yem güvenliği standartlarını sürdürmeme riskleri söz konusu. İşte bu noktada geçmişte meydana gelen ortak tehditleri ve kontrol edilmezse gelecek için korkunç sorunlar ortaya çıkabilecek olan günümüzün devam eden endişelerini tekrar gözden geçirmek zorundayız.

Birleşik Krallık'taki gıda ve yem endüstrileri, hayvanların gıda artıklarıyla beslenmesinin (swill feeding) neden olduğu ve 2001 yılında ortaya çıkan ayak ve ağız salgınını kolayca unutmaz. O tarihten bu yana bu uygulama yasa dışı. Uygulamada yem için gıda atığı kullanımına yönelik bir değişiklik olması durumunda, benzer hastalık tekrar ortaya çıkabilir. En önemli endişe TSE'lerin (bulaşıcı süngerimsi ensefalopatiler) 'yamyamlık etkisi' ve bunların insan gıda zincirine aktarılması muhtemel zararları. Ve bu sadece biyolojik maliyetle ilgili değil, ekonomik faktörün de dikkate alınması gerekiyor.

Hayvanları gıda artıklarıyla beslemenin bir seçenek olarak yeniden sunulduğunu düşünün. Yeni tasarlanmış bir “swill feed” operatör programının gerekli olacağını tahmin etmek zor değil. Bunun kurulması da daha fazla maliyet anlamına geliyor. Ayrıca; atık akışına yeni kutular, nakliye ve özel tesislerde yer alan ve diğer ayırma yöntemleriyle ek şartlar da gündeme gelebilir. Bunların hepsi vergi indirimine tabi olmayabilir. Dolayısıyla, tüketici gıda atık ücreti kapsamındaki mali yükü taşımak durumunda kalabilir.

Atıkla besleme seçeneği diğer ülkeler için geçerli olabilir, aynı şeyi burada uygulamak için titiz ve katı düzenlemeler ve yalın tedavisi ile ilgili iyi uygulamaların hayata geçirilmesini gerektirecektir. Ayrıca, uygulamanın olası sonuçları çok ciddi olduğundan ötürü kural ihlâline sıfır toleransla gerçekleştirilmelidir. Kullanıcıların katılımının sağlanmasının da unutulmaması gerekiyor çünkü salgın hayaleti her zaman tarım ve tarım sektörleri üzerinde dolaşıyor. Salgınlar bu sektörlere ağır darbe vuruyor. Standartlar konusunda dikkatli ve özenli olmaya devam etmeliyiz 30 yıl önce Avrupa tarafından yönetilen ve çoğunluğunun üstesinden gelinen salgınlar nedeniyle ortaya çıkan zorlukları görmüş kişiler olarak, bir kriz durumuna geri dönmeyi istemeyiz. Örneğin, Endonezya ve Çin'de domuz vebası oldukça yaygın. Ağustos 2019 itibarıyla, Çin’in domuz nüfusu şaşırtıcı bir şekilde yüzde 40 oranında azaldı ve yaklaşık 141 milyar dolarlık kayıp yaşandı. Başarısızlığın düzenlemelerdeki eksikliklerden değil, yönetimde yetersizlikten kaynaklandığı düşünülmektedir.

Afrika domuz vebası Asya genelinde hızla yayıldı ve şu anda Avrupa'ya ulaştı. EFSA'ya (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) göre dokuz AB ülkesinde tespit edildi. EFSA ayrıca şu anda AB ülkelerinin kırsal bölgelerindeki ticari olmayan yerli tarım uygulamalarıyla ilgili olarak, hastalığın ortadan kaldırılması ve yayılması üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması konusunda da mücadele vermektedir. Çekya bu konuda yeni bir başarı oldu ve benzer türden başarı öykülerini bekliyoruz.

Son zamanlarda klorlu tavuk maruziyetinde, bu uygulamaya yaklaşım hakkında sorular ortaya çıkıyor; bu iyi mi, yoksa kötü mü? AB'de tavuğun klorlanması yasaklanmıştır. Bu yasak, klorlama gerektirmeyen güvenli yiyecekler üretmemiz gerektiği ve salmonella gibi kirleticileri kaynağından düzgün bir şekilde yönetmemiz gerektiği ön kabulüne dayanıyor. Diğer taraflar, semptom etkili bir şekilde tedavi edilebildiği sürece bunun önemli ve sebep hakkında endişelenmemize gerek olmadığını düşünebilir. Ancak söylentiler doğruysa ve Avrupa dışındaki gelecekteki İngiltere ticaret anlaşmaları menüde klorlu tavuk içerecekse , umarım üretim zincirinin erken aşamalarında zaman kaybetmeden olarak işlenirler. Örneğin, çiftlik hayvanlarını olabildiğince sıhhi, sağlıklı ve insancıl ortamlarda tutmak. Tabii ki, bu sadece İngiltere şimdiye kadarki katı (AB) uygulamalarını terk edip ithalatlarına izin verirse ortaya çıkacak.

Kuşkusuz tartışma devam edecek. Bununla birlikte, bunların, yem ve gıdaların güvenli bir şekilde ele alınmasını güvenceye alırken en dikkatli şekilde yönetmemiz gereken karar verme biçimleri olduğu vurgulanmaktadır.

Şimdi zoonotik Covid-19 hakkında hayvanlardan insanlara geçip geçmeyeceği ya besin zincirimize etkileri konusunda daha iyi bilgi sahibiyiz. Virüsün kökenleri hakkında çok sayıda soru var: egzotik vahşi hayvanların yenmesi miydi yoksa bu hayvanları evcil çiftlik hayvanlarına çok yakın bir şekilde tutmak mıydı? H5N1 kuş gribi hakkındaki şüphelerden biri de buydu. Ayrıca, örneğin BSE gibi prion bazlı hastalıklar kadar tehlikeli bir şeye dönüşebilecek mutasyon kapsamının da olduğunu düşünmeliyiz. Tersine, kendisinin daha az zararlı bir versiyonuna da dönüşebilir. Kendi gıda ve yem endüstrilerimizde bu tür riskleri araştırmak ve azaltmak için zaman, uzmanlık ve elbette işbirliğine ihtiyaç vardır.

Sonuç Masraftan kaçmanın sonuçları vardır. Bazen hayvan katliamı bazen de insan sağlığı için kontaminasyon riski. Çoğu zaman, standartlarda istenmeyen bir kayma doğru yönetilmediği takdirde bir krize dönüşür. İngiltere ve Avrupa arasındaki yeni ticaret ilişkileri, bu tür krizlerin kök salmasını önlemek için son yirmi yıldır faydasını gördüğümüz yüksek gıda ve yem güvenliği düzeyini devam ettirmelidir.

Enterik hastalığın bulaşmasını birlikte çalışarak başarılı bir şekilde kontrol edebildiysek, bunu yapmaya devam edelim. Güvenlik uygulamasında etkinlik ve verimlilikte sürekli gelişim arayışı bunun için değerli bir neden. Artık AB'de olmamamıza rağmen 'Avrupalılar' olarak rolümüzü sürdürmenin yolu bu olacak. Başka bir yol takip etmek geriye atılmış bir adım olabilir ve yem güvenliğinin geleceği işbirlikçi bir topluluk olarak birlikte daha iyi güvence altına alınabilir.

Kapak Dosyası Kategorisindeki Yazılar
18 Ocak 20233 dk okuma

Hayvan refahı için bağırsak sağlığına ihtiyaç var

11 Ekim 20222 dk okuma

ALTERNATİF PROTEİN KAYNAKLARI – YEMLİK BÖCEKLER

11 Ekim 20226 dk okuma

Böcek yetiştiriciliği ticarileşiyor: Ar-Ge’den ticarete ( 2 )