BLOG

HUBUDER Başkanı Erbap: Buğdayda hasat ve stoklar iç piyasa için yeterli gelecek

12 Haziran 20254 dk okuma

Yeni sezonda buğday üretiminin 17-18 milyon ton bandında gerçekleşmesinin beklendiğini söyleyen HUBUDER Başkanı Gürsel Erbap, kamu ve özel sektör stokları da hesaba katıldığında iç piyasada sorun beklenmediğini ifade etti.

Türkiye buğday sektörünün sürdürülebilirliği için fiyat politikaları, tarımsal destekler, finansman erişimi, ihracat stratejileri ve yapısal reformlara duyulan ihtiyaç büyük önem arz ediyor. Tarladan sofraya uzanan zincirde, üretici, sanayici ve ihracatçının birlikte ve koordineli hareket etmesi, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini daha etkili değerlendirmesi açısından hayati önem taşıyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) buğday alım fiyatlarını açıklamasıyla birlikte, Türkiye’nin buğday piyasasında üretici, tedarikçi ve sanayici cephesindeki gelişmeler daha da yakından takip edilmeye başlandı. Hububat Tedarikçileri Derneği (HUBUDER) Başkanı Gürsel Erbap, buğday piyasasındaki güncel tabloyu, fiyat politikasını, stok durumunu, ihracat beklentilerini ve sektörün karşılaştığı zorlukları sanayici ve tedarikçi gözüyle değerlendirdi.

Fiyatlar Çiftçiyi Memnun Ediyor Ama Desteklerin Zamanlaması Kritik

TMO’nun açıkladığı kilogram başına 13,5 TL’lik buğday alım fiyatının üzerine temel destekler ve sertifikalı tohum desteği eklendiğinde yaklaşık 16 TL’lik bir fiyat oluştuğunu hatırlatan Gürsel Erbap, bu seviyenin mevcut koşullarda çiftçiyi memnun edebilecek düzeyde olduğunu vurguladı. “Çiftçilerin üretim maliyeti, bölgelere ve verime göre değişmekle birlikte, ortalama 11-12 TL/kg civarında. 300 kg/hektar verim üzerinden hesaplandığında, TMO fiyatları ve desteklerle bu seviyenin üzerinde bir gelir oluşuyor. Bu da çiftçiyi teşvik eder” dedi.

Ancak desteklerin ödemesinin yıl içine yayıldığını ve bu durumun çiftçi üzerindeki finansal baskıyı azaltmakta yetersiz kalabileceğini belirten Erbap, desteklerin bir kısmının doğrudan alım fiyatına yansıtılmaması gerektiğini savundu. “Sanayiciye ulaşan buğday fiyatına lojistik ve finansman maliyetleri de eklendiğinde, ürünün satış bedeli artıyor ve bu durum nihai tüketiciye yansıyan enflasyon baskısını artırıyor” diye konuştu.

Sanayici ve Tedarikçi Kısa Vadeli Pozisyon Alıyor

Hasatın %5-6’sının tamamlandığı şu günlerde, Güneydoğu’da başlayan biçimin ülke geneline yayılmaya başladığını aktaran Erbap, sanayicinin bu dönemde uzun vadeli stok yapmaya yanaşmadığını söyledi. “Üyelerimizle yaptığımız görüşmelerde, yüksek faiz oranları nedeniyle iki-üç aylık vadeli alımlar bile riskli bulunuyor. Finansman maliyeti, buğdayı depolayıp bekletmenin avantajını ortadan kaldırıyor” dedi.

Kamunun elinde yaklaşık 3 milyon ton buğday stoku olduğunu, özel sektörde ise daha kısa vadeli stokların bulunduğunu belirten Erbap, hasat ilerledikçe TMO’ya 5-6 milyon tonluk ürün girişinin olabileceğini tahmin ettiklerini de sözlerine ekledi.

Rekolte Tahminleri 17,5 Milyon Ton Seviyesinde

TÜİK’in birinci tahmininde açıkladığı 19,6 milyon tonluk buğday üretimi öngörüsünün sahadan gelen bilgilerle örtüşmediğini ifade eden Erbap, üretimin 17-18 milyon ton bandında gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi. “Son 10-20 gündeki olumlu hava koşulları, verimi destekledi. Ancak genel olarak 17,5 milyon ton civarında bir üretim bekliyoruz. Türkiye’nin yıllık tüketimi, tohumluk ve yemlik dahil yaklaşık 20 milyon ton. Mevcut stoklarla birlikte iç piyasa dengesinde sıkıntı yaşanmasını beklemiyoruz” dedi.

Ekmeklik ve Makarnalık Buğday Fiyatlarının Eşitlenmesi: Dikkatli Yönetilmeli

Bu yıl TMO’nun ekmeklik ve makarnalık buğday için aynı fiyatı açıklamasını değerlendiren Erbap, bu kararın dikkatle yönetilmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye, makarnalık buğdayda dünya çapında kaliteli ürün üretiyor ve arz fazlası söz konusu. Ancak ekmeklik buğday stokları bu kadar rahat değil. Ekmeklik buğday aynı zamanda yem sektöründe de kullanılıyor. Fiyatların eşitlenmesi, makarnalık buğday kullanımını artırabilir, ama bu durum dikkatli yönetilmeli. Türkiye, dünyanın en kaliteli durum buğdayını üretiyor. Eğer fiyatlar bu şekilde devam ederse, çiftçiler ekmeklik buğdaya geçiş yapabilir, bu da makarnalık buğday üretimini azaltabilir. Bu konuda hassasiyet gerekiyor” şeklinde konuştu.

İhracatta Yavaş Başlangıç, Ancak Potansiyel Yüksek

2024 yılının ilk dört ayına dair ihracat verilerini değerlendiren Erbap, geçen yıla göre %40 civarında bir düşüş yaşandığını, 2023’te aynı dönemde 1,3 milyon ton olan ihracatın bu yıl 770 bin ton seviyesinde kaldığını ifade etti. Bu düşüşte geçen yılki ithalat kısıtlamalarının ve kur/fiyat rekabetçiliğinin etkili olduğunu belirtti.

“Mart ayından itibaren ithalat serbestliği geldi ve işler normale dönmeye başladı. DİR (Dahilde İşleme Rejimi) kapsamında önce ihracat yapılıp sonra ithalat gerçekleştiriliyor. Bu mekanizma iç piyasadaki ürün dengesini bozmadan ihracatı destekliyor. Türkiye 150’den fazla ülkeye ihracat yapan güçlü bir oyuncu. 2023’teki 4 milyon tonluk seviyelere ulaşmak zaman alacak ama önümüzdeki 3-4 ayda ihracatta toparlanma bekliyoruz” dedi.

Küresel Rekabette Yeni Rakip: Mısır

Un ve makarna ihracatında Türkiye’nin geleneksel rakibi Rusya olurken, son dönemde Mısır’ın da yükselen bir oyuncu olarak sahneye çıktığını vurgulayan Gürsel Erbap, bu ülkenin düşük işçilik maliyeti ve artan tarım yatırımlarıyla rekabet gücünü artırdığını belirtti. “Mısır sadece ithal ettiği buğdayı işleyerek ihraç etmekle kalmıyor, tarımsal altyapısını güçlendiriyor. Türkiye’nin tarımda sürdürülebilirliği sağlaması için insan kaynağını, teknolojiyi ve ölçek ekonomisini bir araya getirmesi gerekiyor. Aynı ekim alanında %30 daha fazla üretim yapma potansiyelimiz var” dedi.

Katma Değerli Ürün ve Donuk Gıda İhracatı Yeni Hedef

Hububat sanayisinin sadece un ihracatına odaklanmaktan çıkıp katma değerli ürünlere yönelmesi gerektiğini vurgulayan Erbap, “Artık sadece un değil, hamburger ekmeği, pizza hamuru gibi ürünlere yönelik özel nitelikli unlar üretme dönemi başladı. Donuk ürün ihracatıyla Avrupa ve Amerika pazarlarında da söz sahibi olabiliriz. Hammadde bizde, bilgi bizde. Artık ileri aşama ihracatı konuşmalıyız” dedi.

Sözleşmeli üretim %2’nin altında

Hububat üretiminde sözleşmeli üretim oranının %2’nin altında kaldığını belirten Erbap, bu oranın %15-20 seviyelerine çıkarılması gerektiğini söyledi. “Sözleşmeli üretim hem üreticiyi hem sanayiciyi koruyan bir sistem. Ne kadar, kime ve kaça satılacağını bilmek, öngörülebilirliği ve planlamayı artırır. Tarım Bakanlığı bu konuda sağlam bir sözleşme altyapısı oluşturdu, uygulamada yaygınlaşması için desteklenmeli” diye konuştu.


Haberler Kategorisindeki Yazılar