BLOG

Alexander DÖRING, FEFAC: "Yem endüstrisinin anlatacak güzel bir hikayesi var"

20 Temmuz 201614 dk okuma
"Yem sanayisinin, hiç anlatmadığı ancak anlatmaya başlayacağı güzel bir hikâyesi olduğuna inanıyoruz. Bu hikayeyi anlatmaya karar verdik. FEFAC kurulunun Antalya’da oy birliği ile kabul ettiği vizyon belgelerinin temelini de bu oluşturuyordu. Bu, önümüzdeki 5 yıl, FEFAC faaliyetlerinin omurgasını oluşturacak. Bu vizyon belgeleri üç tematik unsur etrafında yapılandırıldı; hayvan besleme bilimi, sürdürülebilirlik ve yem güvenlik yönetimi." roportaj_2 Bu ayki konuğumuz Avrupa Yem üreticileri Federasyonu (FEFAC) Genel Sekreteri Alexander DÖRING. 24 AB ülkesindeki 25 ulusal dernekten oluşan FEFAC, günümüzde AB endüstriyel karma yem üretiminin yüzde 70’ini temsil ediyor. Avrupa enstitüleri ve Uluslararası Yem Endüstrisi Federasyonu IFIF bünyesinde, FEFAC’ın AB karma yem endüstrisini temsil eden tek bağımsız sözcü olduğunu söyleyen Döring, AB’de faaliyet halinde 3,800 yem değirmeni bulunduğunu ve 2015 yılında Avrupa’da 156 milyon ton karma yem üretildiğini belirtiyor. Avrupa yem endüstrisi ve dünya yem endüstrisinin dönüşümüyle ilgili detayları Alexander Döring’den alıyoruz. Sayın Döring, öncelikle FEFAC hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz? Kaç tane üyeniz var, üyeleriniz kimlerden oluşuyor ve bir federasyon olarak Avrupa yem sektöründeki faaliyetleriniz nelerdir? Üyeleriniz Avrupa yem sektörünün ne kadarlık bir kısmını temsil ediyor? Bugün FEFAC üyeleri; Avrupa Birliği üyesi 24 ülkede, tam üye konumundaki 26 ulusal dernekten ve aynı zamanda İsviçre, Türkiye, Norveç, Sırbistan ve Rusya’daki derneklerden ve gözlemci/yedek üye statüsünde yer alan derneklerden oluşmaktadır. Karma yem ve premiks üreticilerini temsil eden FEFAC, 1959 yılında Fransa, Belçika, Almanya, İtalya ve Hollanda’daki 5 ulusal karma yem derneği tarafından kurulmuştur. Tam üyeleri arasında 24 Avrupa ülkesinde bulunan 25 ulusal dernek vardır. Ancak FEFAC üyeliği AB sınırlarının dışına taşmıştır; AB’ye girmeye aday olan ülkelerle çok ayrıcalıklı uzun ilişkilerimiz var. Örneğin; Türkiye karma yem üreticilerini temsil eden Türkiyem-Bir Derneği, FEFAC yedek üyesidir. FEFAC’a üye diğer dernekler; Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri (örneğin; Norveç ve İsviçre) ve çalışma alanları hayvan beslenmesi olan Avrupalı derneklerdir (Örneğin; yem minerallerini temsil eden ENFEMA ya da eski gıda işlemcilerini temsil eden EFFPA). Ayrıca, Sırbistan ve Rusya’daki ulusal karma yem üreticilerinin dernekleri, gözlemci üye statüsünde yer almaktadır. FEFAC bugün AB sanayi tipi karma yem üretiminin %70’ini temsil etmektedir. Avrupa Kurumları ve Uluslararası Yem Sanayi Federasyonu (IFIF) nezdinde AB karma yem sanayinin tek bağımsız sözcüsüyüz. FEFAC, FEFAC Praesidium, Komite Konseyi ve diğer danışman kurumların desteği ve mevcut başkanımız Ruud Tijssens liderliğiyle, AB genelinde yem işletmecilerinin menfaatlerini gözlemektedir. Temel görevlerimiz şunlardır: • AB karma yem şirketlerinin pazar fırsatlarını en üst düzeye çıkarmak amacıyla AB Üye Devletler arasında ayrım gözetmeksizin yasal çerçevenin belirlenmesi ve uygulanması için lobi faaliyetlerinde bulunmak; • Hammaddeye serbest erişim için koşulların oluşturulması, hammadde pazarının düzgün işlemesi ve kalitelerinin belirlenmesi; • Karma yemin kalite ve güvenliğini sağlayacak yem maddelerinin tedariki dahil, meslek kurallarının ve iyi üretim uygulamalarının geliştirilmesi; • AB karma yem şirketlerinin pazar fırsatlarını en üst düzeye çıkarmak amacıyla, pazar ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde hayvansal üretimin sürdürülebilir kalkınmasını sağlamak; • Avrupa’da yemle ilgili yeni buluşlar ve/veya bilim transferi ve etkili kaynak ve hayvansal üretim sistemlerinin sürdürülebilirliğini artırmak amacıyla teknoloji tabanlı çözümler sunan ve AB yem & hayvancılık sektörlerinin rekabet gücünü ve kapasitesini arttırmayı hedefleyen Araştırma ve Geliştirme projelerini teşvik etmek. Elinizdeki veriler ışığında Avrupa yem sanayi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Örneğin Avrupa genelinde üretimi gerçekleştirilen yem çeşitleri nelerdir ve miktarları ne kadardır? Hangi yemler Avrupa’da daha çok üretiliyor ve kullanılıyor? Üye derneklerimiz tarafından sağlanan verilere göre; 2015 yılında Avrupa’da 156 milyon ton karma yem üretildiğini tahmin ediyoruz. Daha detaylı rakamlar, Haziran ayı sonunda elimizde olacak; ancak bu tahminin gerçekçi olduğu düşünülebilir. Bu veri, 2014 yılı ile karşılaştırıldığında durumun bunun yakın olduğu görülmektedir. Avrupa’da kanatlı ve katmanlı yem grubu, yüzde 34 ile toplam karma yem üretiminin en büyük bölümünü oluşturmaktadır. Bu da miktar olarak domuz yeminin (%31) biraz üstünde kalmaktadır. Büyükbaş hayvan yemi üretimi ise yüzde 27 ile kanatlı ve domuz yemlerini takip ediyor. Avrupa genelinde yem üretimi gerçekleştiren yaklaşık kaç işletme & firma var? Bunların yem üretim kapasiteleri, kapasite kullanım oranları ve teknolojik alt yapıları hakkında neler söyleyebilirsiniz? AB’de faaliyet gösteren yem fabrikalarının sayısının, yılda ortalama 40,000 tondan biraz daha fazla üretim yapan 3,800 tesisten oluştuğunu tahmin ediyoruz. Yapıları, ülkelere bağlı olarak son derece farklılık göstermektedir çünkü yeniden yapılanma süreci her ülkede aynı hızla ilerlemiyor. Örneğin; yem fabrikalarının ortalama büyüklüğüne bakarak bunu görebilirsiniz; 20 yıl önce Hollandalı bir yem fabrikası halihazırda 45.000 ton ortalama kapasiteye sahip iken (şu andaki AB ortalamasından fazla), İtalya’daki bir yem fabrikasının ortalama kapasitesi 11.000 tondu. Günümüzde ise ortalama bir İtalyan yem fabrikası, 29.000 ton üretim yapmaktadır (20 yıl öncekinden neredeyse 3 kat fazla) ancak aynı dönemde, Hollanda yem sanayi, ortalama 140,000 ton/birim (tesis) ile yeniden yapılanma sürecini devam ettirmektedir. Dünya yem üretiminde Avrupa ülkelerinin yeri ve önemi nedir? Hangi Avrupa ülkeleri dünya yem üretiminde ve ihracatında öne çıkıyor? Hangi ülkeler yem üretimi konusunda sorun yaşıyor ve ithalata başvurmak durumunda kalıyor? Almanya, 24 milyon ton ile İspanya (22 milyon ton) ve Fransa’nın (21 milyon ton) önünde yer almakta ve toplam karma yem yönünden önde gelen AB ülkesi konumunu korumaktadır. Fransa kanatlı hayvanı yemi üretiminde liderlik konumunu sürdürürken, Almanya başlıca büyükbaş ve domuz yemi üreticisidir. Daha geniş çerçeveden Avrupa’ya bakıldığında, yani özellikle Rusya ve Türkiye de dahil edildiğinde, karma yem üretiminin 220 milyon ton civarında olduğu tahmin edilebilir. Yüzde 22 pazar payı ile hala Çin ve ABD’nin önünde yer alan Avrupa, hala küresel ölçekte karma yem üretiminde önde gelen bölgedir. Karma yem, genellikle çok dolaşımda olmayan bir üründür. Ticaret, komşu ülkelerle sınırlıdır ve neredeyse tam uyumlulaştırılmış yasal bir ortamda faaliyet göstermemize rağmen, politikalar yerine bireysel şirketlerin rekabet gücü daha önemli bir konudur. Bununla birlikte, hala bireysel şirketlerin rekabet gücünü etkileyebilen, özellikle vergi rejimi gibi, bazı unsurlar var. Ek olarak, Danimarka’daki gibi yem işletmelerinin resmi kontrol maliyetlerinin yüzde 100'ünü ödemesi gerektiği durumlar olabilir, oysa sınır ötesindeki rakiplerinin böyle bir sıkıntısı yok. Yem hammaddelerinin tedariki, yem sanayinin en önemli konularından biri. Hammadde pek çok ülkede sorun yaratmaktadır. Avrupa, bu konuda herhangi bir sorun yaşıyor mu? Yem hammaddelerinin üretiminde bölgede nasıl bir tablo söz konusu? Yem maddeleri için AB pazar gereksinimlerinin yılda yaklaşık 260 milyon ton olduğu tahmin ediliyor ve bu da küresel yem pazarının %15’ini oluşturuyor. Bu gereksinimler, diğer kıtalardan önemli ölçüde farklılaşmaya başladı çünkü toplumsal ve siyasi dinamikler, yem teminimiz için artan kısıtlamalar ve şartnamelerle sonuçlandı. Bu gelişmelerin uzun vadede yem güvenliğine doğrudan etkisi var ve bu durum Avrupa hayvancılık sanayinin rekabet gücünü baltalayabilir. AB, gıda güvenliği, genetiği değiştirilmiş ürünler ve sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda, dünyanın diğer bölgelerine kıyasla çok farklı görüş ve standartlara sahiptir. Aynı zamanda, AB, protein bakımından zengin yem maddeleri ve fosfat gibi ana mineraller gibi çeşitli kritik emtianın temini için hala ithalata bağımlıdır. AB yem sanayi, ticari ortaklarıyla iş yaparken, yem maddelerinin giderek karmaşıklaşan bir temini ile karşı karşıya kalıyor, üstelik şirketlerimiz aynı şartnameleri istemeyen Çin ve Hindistan gibi gelişen pazarların olduğu bir dünyada faaliyet gösteriyor. AB halihazırda pek çok önemli ihracatçı için tercih edilen alıcı konumunu kaybetti. Yem işletmecileri, AB gıda güvenliği konusunda çok katı kurallara uymak zorunda. Bu da, AB yem sanayinin 2013 yılında uğraşmak zorunda kaldığı aflatoksin krizi gibi durumlara yol açmıştır çünkü Güney-Doğu Avrupa’dan yapılan büyük bir mısır sevkiyatı, yem kullanımı için uygun bulunmadı. Bununla birlikte, aynı parti en sonunda ihraç edilmiş ve daha yumuşak standartlar nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri’nde büyükbaş hayvan yemi olarak işlenmiştir. Buna ek olarak, sürdürülebilir yem malzemesi temini için giderek artan siyasi talepler ve pazar talepleri, toplumsal talepleri karşılamaya çalışan sektörümüz için yeni baskılar oluşturuyor. Sektörümüz, çevresel kazanımlarla birlikte kaynak verimliliğindeki yenilikçi gelişmeleri başarılı bir şekilde ispatlamıştır. Yine de, yukarıda belirtilen tüm değişimler, küresel piyasada eşit olmayan bir oyun sahası oluşturuyor ve uzun vadede AB hayvancılık sanayisinin rekabetçi gücü için bir tehdit oluşturabilir. FEFAC, yem maddelerinin küresel pazara erişimini güvenceye almak amacıyla, AB otoritelerine gerekli konularda ısrar etmek için mevcut bütün fırsatları kullanıyor. FEFAC, yerel bitkisel proteinlerin üretilmesi ve ruminant olmayan işlenmiş hayvansal protein (böcekler dahil) ve atık gıda maddeleri gibi alternatif yemlerin güvenli kullanımı noktasında Araştırma ve Geliştirme, İnovasyon ve Yatırım çalışmalarını destekleyerek ithalata olan bağımlılığımızı azaltmak için hayata geçirilen Yeni Ortak Tarım Politikası’nda ortaya konan hedefleri tanıyor ve destekliyor. Bununla birlikte, AB’nin, gıda ve yem güvenliği konusunda, önemli bir stratejik hedef olarak, yem maddelerine erişimi tanımlayan bir politika çerçevesi oluşturması gerekiyor. Sonuçta, hayvansal ürünlere yönelik artan küresel talepten yararlanarak kırsal bölgelerde katma değer ve istihdam yaratırken, AB’de, toplumsal talepleri karşılayan sürdürülebilir bir hayvancılık sektörü devam ettirmek istiyoruz. Biraz da yakın zamanda gerçekleştirdiğiniz etkinliklere dönelim. FEFAC olarak en son Nisan ayında IZBA (Polonya Yem ve Tahıl odası) ile birlikte Varşova’da yem üretiminde sürdürülebilirlik konulu bir etkinlik düzenlediniz. Bu etkinlikten biraz bahseder misiniz? Kimler katıldı, hangi konular ele alındı ve hangi kararlar alındı? Bu etkinliğin endüstriye katkılarından bahseder misiniz? Sürdürülebilirlik aslında FEFAC faaliyetlerinin ikinci ayağı. FEFAC Sürdürülebilirlik Komitesi, 2012 yılında çalışmaya başladığından bu yana, önemli çalışmalar gerçekleştirdi ve yem maddelerinde sorumlu kaynak kullanımı ve çevresel ayak izi ölçümü gibi iki temel konuya odaklandı. Bu, yayınlanan Soya Kaynak Kullanım Kuralları ve yem ve hayvansal üretimin çevresel ayak izini ölçecek ve azaltacak araçları geliştirmek için tasarlanan "Feed PEF (Ürün Çevresel Ayakizi) Pilot" projesinin geliştirilmesi ile örneklenebilir. Ancak, diğer sürdürülebilirlik parametrelerini unutmamak gerekir. Bir ülkedeki sürdürülebilirlik anlayışı, diğer bir ülkeninki ile aynı olmayabilir. Bu nedenle FEFAC ve IZBA (Polonya Yem ve Tahıl Odası) bu yıl Mart ayında, Varşova’da yaklaşık 25 katılımcı ile sürdürülebilirlik üzerine bir çalıştay düzenledi. Amaç yem endüstrisi için sürdürülebilirliğin ne anlama geldiğini ayrıntılı bir şekilde tartışmak ve sürdürülebilir yem ve hayvansal üretim sistemlerinin geliştirilmesi için Orta ve Doğu Avrupa’nın önceliklerini ve zorluklarını belirlemekti. FEFAC’ın sürdürülebilirlik ayağı olan "çevresel ayak izi" ve "sorumlu kaynak kullanımı" konusunun, Kuzey-Batı Avrupa’da belki de gündemin en başında yer alacağı, Polonya gibi ülkelerde ise odak noktasının diğer unsurlara dayandığı anlaşıldı. Tatlı bakla, GDO’suz soya, bezelye ve fasulye gibi alternatif protein kaynaklarının geliştirilmesini teşvik etmek için çok fazla çalışmanın yapıldığını görmek ilginçti. Bunun sebebi, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde, GDO’lu yem maddelerinin güçlü ve siyasi bir şekilde kabul edilmemesi ve bu maddelerin kullanımlarının yasa hükümleri ile yasaklanmış olmasıdır. Diğer ülkelerin yanı sıra Polonya ve Macaristan’daki meslektaşlarımız da, GDO’lu soya küspesini değiştirmenin, etlik tavuk ve yumurta tavuğu sektörü için çok zor olduğu düşüncesinde. Çünkü besin özellikleri ışığında amino asit profili, lezzet ve bulunabilirlik ile temel olarak bağlantılı, bu özelliklere eşdeğer bir başka protein kaynağı yok. FEFAC her zaman, AB Komisyonu’nun GDO’lu ürünlerin hem yem hem de gıdada kullanım izninin yeniden millileştirilmesi teklifinin sadece AB siyasi uyumlaştırma hareketi için bir talihsizlik olmadığını iddia etmektedir. Ancak fiyat, kalite ve hayvan refahı ve hatta hayvancılık yapan çiftçilerin rekabet güçleri açısından teknik olarak imkansızdır. Sürdürülebilirlik, birçok yüz alabilir ve FEFAC Sürdürülebilirlik Kurulu tarafından, kilit bir ayak olmaya devam den ekonomik boyut dahil olmak üzere, FEFAC Sürdürülebilirlik Gündemine tam entegre olmak için bölgesel zorluklara ve girişimlere vermek adına daha fazla çalışma yapılacaktır. Çiftçiler olmaksızın sürdürülebilir hayvansal üretim olmaz! Yine Nisan ayında, Antalya’daki 27. FEFAC Kongresi’nde karma yem endüstrisinin ekonomiye katkıları ve yem üretiminin çevresel ayak izi ölçümü ile ilgili konuları tartıştınız. Bize yem endüstrisinin çevresel ayak izi hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu kongrede konuyla ilgili aldığınız sonuçlar ve kararlar nelerdi? Küresel anlamda toprak kaynaklarına çok farklı amaçlar için artan talep, insan tüketimine yönelik tarımsal üretime baskı uygulamakta ve yemden yararlanmayı arttırmak için çabalamayı gerektiren bir zorunluluk oluşturmaktadır. Buna ek olarak, iklim değişikliğinin etkileri, devamlı olarak sürdürülebilirlik ve ekonomik olarak uygulanabilir hayvansal üretimin gelişmesine meydan okuyacaktır. Hayvan yemi imalatı, gıda zinciri sürdürülebilirliğini için çözüm sağlayabilir; yemin ara bir ürün olduğu göz önünde bulundurulmalı ve bu durum, her zaman nihai hayvansal ürünler düzeyine değerlendirilmelidir. Halihazırda döngüsel ekonomiye yönelen siyasi ilginin ve kaynak verimliliğinin, çevresel etkileri azaltmaya sağladığı katkıları ön plana çıkarmak açısından yem sanayi için harika bir fırsat sunduğunu vurgulamak amacıyla, 21-22 Nisan 2016 tarihleri arasında Antalya’daki Kongremizde sürdürülebilirliği temel konu yapmaya karar verdik. Bir "Sürdürülebilir hayvansal endüstri" tanımlama, karmaşık bir konudur. İyileştirmeler ve başarılar, ilgili pazarlara ve ülkelere ilişkin özgüllükleri dikkate alan ortak ölçütlerin sonucu olmalıdır. Nesnel olarak hayvansal ürünlerin çevresel ayak izini azaltacak yem çözümlerine izin vermek için güvenilir ve şeffaf bir raporlama çerçevesine ihtiyaç vardır. FEFAC, yem üretiminin LCA performansını hesaplamakta uyumlaştırılmış bir yöntem bulmak için çeşitli projelere dahil olmuştur. Küresel düzeyde, FEFAC, FAO tarafından koordine edilen Hayvancılıkta Çevresel Değerlendirme ve Performans Ortaklığı (LEAP) üyesidir ve 2015 yılında FAO/LEAP Yem LCA Kılavuzu’nun yayınlanmasına katkıda bulunmuştur. AB düzeyinde ise, FEFAC, PEF’in (Ürün Çevresel Ayakizi) bir parçası olan Feed Pilot’a katkıda bulunmaktadır. Avrupa Komisyonu tarafından başlatılan bu proje, yeşil ürünler için tek bir pazarın oluşturulmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu proje, sırası geldiğinde Global Feed LCS Enstitüsü tarafından sağlanan küresel yem bileşenleri veri tabanından yararlanma fırsatı sunuyor. Pek çok yem bileşeni, küresel ölçekte kullanılmakta ve işlem görmektedir. Bu yüzden aynı yöntem ve LCA hesaplamaları üzerinde, uluslararası bir yaklaşım ve çevresel ayak izi kaidesi belirlemek anlamlı olacaktır. Bunun yanı sıra, Küresel Yem LCS Enstitüsü karşılaştırmalı değerlendirme yapacak ve pazar farklılıklarını teşvik edecektir. Feed PEF Pilot projesinde, yem üretimi için kategori kuralları hali hazırda taslak olarak hazırlanmaktadır ve 2016 yılında DG ENVI tarafından değerlendirilip onaylanması beklenmektedir. FEFAC, AB tedarik zincirinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için gösterilen çabaların, aynı zamanda çiftlik düzeyinde ihracat yapan ülkelerdeki genel iyileşmenin ışığında değerlendirilmesi gerektiğine inanmaktadır. Son derece parçalı bir piyasada, AB’ye özgü yüksek uç sürdürülebilirlik segmenti oluşturma, küresel kaynakların tükenmesi sorununa bir çözüm sunmayacak ve muhtemelen tarım üreticileri için cazip bir teşvik olamayacak kadar yüksek bir seviye oluşturacaktır. FEFAC, bu nedenle, küresel bir perspektif içinde, tarımsal standartların kademeli ve sürekli olarak doğal sermayeyi koruyacak ve uzun vadede üretim kapasitesi sağlayacak şekilde iyileştirilmesini desteklemektedir. Tanımı itibariyle sürdürülebilirlik dinamik bir kavramdır ve toplumsal taleplere göre değişecektir. Bunun anlamı, sürdürülebilirlik yolunda gıda zinciri yaklaşımı, yeni anlayışlar oluştukça zamanla değişecektir. Toplumsal talepler, örneğin, daha yavaş büyüyen hayvanlara olan tüketici talebi artığında, yemden yararlanma göz önünde bulundurulduğunda dengeler değişebilir. 27. FEFAC Kongresi’nde aynı zamanda hayvan yemi endüstrisine dair FEFAC’ın 2030 vizyonu da açıklandı. Biraz da FEFAC’ın 2030’a kadar izleyeceği yol haritasından biraz bahseder misiniz? FEFAC’ın 2030’a kadar ulaşmak istediği hedefler neler ve bunun için ne gibi çalışmalar yapılması planlanıyor? Hepimiz, hayvancılık sektörünün pek çok zorlukla karşı karşıya olduğunu, çevre üzerindeki etkilerini ve antibiyotik kullanımını azaltırken, bir yandan da daha az kaynakla daha fazla üretmek zorunda olduklarını biliyoruz. AB çiftçilerinin, üçüncü dünya ülkelerindeki işletmecilere maruz bırakıldığı bu ekonomik ortamda, her zaman aynı standartlar çalışmıyor. Hayvancılık sektörünün karşılaştığı bütün sorunlar için, hayvan beslenme ve teknolojisi gerçekten çözümler sunabilir. • Besin ve yem katkıları yoluyla antibiyotiklere olan ihtiyacı azaltarak sağlığın korunması, • Uygun yem formülasyonu ve diğer sanayilerden elde edilen yan ürünlerin ve eski gıda maddelerinin hayvan yeminde kullanımını arttırma ve yem katkılarının kullanılması yoluyla döngüsel ekonomiye katkıda bulunma, • Çiftlik seviyesinde hayvancılığın ekonomik ve çevresel performansını en iyi hale getirmek için kesin yemleme tekniklerinin geliştirilmesi için yeni çözümler sunulması, • Çiftçilerin gelirlerini desteklemek için uygun maliyetli yem ve hizmet sunulması, • Hayvanların refahı ve gıdanın kalitesini artırmak ve sürdürülebilir hayvan üretim sistemleri yoluyla çevresel etkileri azaltmak için yemleme tekniklerinin benimsenmesi. Bunun için, yem sanayisi hayvan besin araştırmalarına (özellikle yem bileşenleri, işleme, sensörler, BT araçları) yatırım yapmakta ve yeni fonksiyonel yemler geliştirmektedir. İleriye dönük çalışan yem sanayisi, AB hayvancılık sektörünün ve gıda zincirinin direncinin sürdürülebilirliğini artırmak için büyük bir potansiyele sahiptir. • Yem kullanımını ve yemden yararlanma oranlarını arttırarak hayvancılıkta çevresel ayak izlerinin azaltılması, • Sorumlu kaynak kullanımı, üretim ve yem bileşenlerinin kullanılması. Bunun için yem sanayisi, sürekli iyileşme adına güvenilir ve güçlü veri/karşılaştırma geliştiriyor; ancak ölçebildiğiniz şeyi yönetebilirsiniz! Verimli yem güvenliği yönetimi, bütün zincir ortakları ve otoriteler arasında iletişim ve işbirliği gerektirmektedir; zincirde bir kontaminasyon ne kadar erken tespit edilirse, gıda zincirinin geri kalan kısmı için daha az risk ve maliyet oluşur. Besleme tekniklerine yeterli erişim, ayrıca gıda zinciri kontaminasyonu riskini azaltmak için son derece önemlidir. Yem sanayisi, risk yönetimini iyi hale getirmek ve erken uyarı ve yem güvenliği yönetim sistemleri geliştirmek için yem zinciri boyunca diğer zincir partnerleri ile birlikte çalışmalıdır. Şu ana kadar pek çok şey yaptık ve uzun zamandır, yem sanayisinin, hiç anlatmadığı ancak anlatmaya başlayacağı güzel bir hikâyesi olduğuna inanıyoruz. Bu hikayeyi anlatmaya karar verdik. FEFAC kurulunun Antalya’da oy birliği ile kabul ettiği vizyon belgelerinin temelini de bu oluşturuyordu. Bu, önümüzdeki 5 yıl, FEFAC faaliyetlerinin omurgasını oluşturacak. Bu vizyon belgeleri üç tematik unsur etrafında yapılandırıldı; hayvan besleme bilimi, sürdürülebilirlik ve yem güvenlik yönetimi. Son olarak gerek dünya ve Avrupa yem endüstrisi, gerek endüstri hedefleri ve geleceği, gerekse FEFAC’ın plan ve projeleri hakkında neler eklemek istersiniz? FEFAC’ın, çok verimli insan kaynakları ve liderlik yürütmeyi amaçlayan bir vizyonu var. Gelecek için planımız çok açık: vizyonumuzun bir zincir ruhu içinde ilerlemesi için ortam hazırlamak. Yenilikçi beslenme çözümlerine yatırım yapmak, zincir boyunca yem güvenliğini artırmak, sorumlu kaynak kullanımı sağlamak için ölçme araçlarını geliştirmek; başarılı bir yem sanayisinin temelleridir. Ayrıca misyonumuz, örgütlerimizin en iyi önerilerini üyelerimiz için mümkün kılmayı maksimize etmektir. Ancak vizyonumuzun gerçekleşmesini sağlayacak olan, işletmecilerin kendileridir. Besin verimliliğini arttırmak ya da iyi bağırsak sağlığını korumak için yeni çözümler geliştirmeye güçlü bir şekilde yatırım yapmaktalar. Yem sanayisi bu vizyonun gerçekleşmesini sağlayabilir, ancak tek başına değil. Yetkili makamlar, hayvan beslenme araştırmalarına yatırım yapmalı ve yasal çerçeveyi hazırlamadırlar. Gelecekte, hayvancılık sektörünü şekillendirmek için otoriteler ile bütün yem, hayvancılık ve gıda zinciri paydaşlarının ortaklığı, topluma fayda sağlayacaktır. 9 Kasım 2016 tarihinde Brüksel’de yapılacak ortak bir konferansta FEFANA’dan partnerlerimizle işbirliği içinde vizyonumuzu sunacağız ve Sağlık, Tüketici ve Gıda Güvenliği Sorumlu Komiseri Andriukaitis’in, yem sanayinin bu misyonun temelinde yatan bir dizi zorluğu ele alacak şekilde, yem sanayisine katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Röportaj Kategorisindeki Yazılar