BLOG

KARMA YEM ÜRETİMİNDE, YEM SAHTEKÂRLIĞI ZAFİYET DEĞERLENDİRMESİ VE ÖNLEME PLANI

21 Temmuz 20207 dk okuma
Ertuğrul YILMAZ İŞLETME MÜDÜRÜ KORKUTELİM YEM

HACCP planları ile kasıtlı olmayan yem güvenliği tehlikeleri ele alınmaktadır. Ancak artık bu iyi niyetli bakış açısı kasıtlı eylemlerde işe yaramamaktadır. HACCP planlarına ek olarak özellikle üreticiler ve tedarikçiler tarafından kasıtlı olarak yapılan hile ve tağşiş tehlikeleri de değerlendirilmelidir.

Son yıllarda gıda üzerinde yapılan hilelerin artmasıyla tüketicilerin gıda sektörüne ve endüstriyel gıdalara olan güveni azalmıştır. Gıda sektöründeki güven problemi işini düzgün yapan işletmelerin de zarar görmesine neden olmuştur. Bu güven problemi çeşitli platformları harekete geçirmiş ve insanların endüstriyel gıdalara olan güvenini arttırmak için Dünya Tüketici Ürünleri Forumu (CGF) tarafından GFSI kurumu kurulmuş ve GFSI onaylı BRC, IFS, FSSC 22000 gibi sertifikasyon programları oluşturulmuştur. Söz konusu bu sertifikasyon programlarının üçünün de öncelikli olarak ele aldığı konulardan biri kasıtlı olarak yapılan Gıda ve yem sahtekârlığı (taklit ve tağşiş) tehlikesidir. GFSI kurumuna göre Gıda Sahtekârlığı; gıda, yem, gıda bileşenleri ve ambalajın ekonomik kazanç için kasıtlı olarak ikame edilmesi, eklenmesi veya yanlış beyan edilmesini kapsayan toplu terimdir. Tağşiş; “ Gıda ve yem maddelerinin, gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin, mevzuata veya izin verilen özelliklerine aykırı olarak üretilmesi hâline denir. Taklit; “ Gıda ve yem maddesini, gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerini; şekil, bileşim ve nitelikleri itibariyle evsafında olmayan özellikleri haiz gibi göstermeyi ifade eder. HACCP planları ile kasıtlı olmayan yem güvenliği tehlikeleri ele alınmaktadır. Ancak artık bu iyi niyetli bakış açısı kasıtlı eylemlerde işe yaramamaktadır. HACCP planlarına ek olarak özellikle üreticiler ve tedarikçiler tarafından kasıtlı olarak yapılan hile ve tağşiş tehlikeleri de değerlendirilmelidir. Öncelikle satın alınan hammaddeleri ve tedarikçileri kapsayan bir yem sahtekârlığı zafiyet değerlendirmesi yapılmalıdır. Kuruluşun yem sahtekârlığı azaltma planı kuruluşun yem güvenliği yönetim sistemi tarafından desteklenmelidir. Her bir yem hammaddesi için aşağıdaki gıda sahtekârlığı zafiyet değerlendirmesi metodu kullanılarak risk değerlendirmesi yapılabilir.

Her bir güvenlik açığı kriteri için verilen metot kullanılarak puanlama yapılır ve verilen puanlar çarpılarak risk değeri hesaplanır. Hesaplanan risk değeri skoruna göre aşağıdaki tablo baz alınarak aksiyon planlaması yapılır.

Seda YALÇIN / KALİTE DANIŞMANI / BİX KURUMSAL

Mikotoksin içeriği yüksek yem hammaddesinin piyasaya arz edilmesi: Mikotoksinler, Aspergillus, Penicillium ve Fusarium türü küfler tarafından sentezlenen zehirli metabolitlerdir. Yem ve yem hammaddelerinde çok sayıda mikotoksin doğal kirletici olarak bulunur. Süt sığırlarında risk oluşturan başlıca mikotoksinler; aflatoksinler, deoksinivalenol (DON), T-2 toksin, zearalenon, fumonisin ve okratoksin A’dır. Aflatoksinler, T-2 toksin, deoksinivalenol, zearalenon ve okratoksin A süte geçer ve ekonomik kayıplara yol açarlar (F.Şahin Dokuyucu,2011). Pek çok mikotoksin Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi (IARC) tarafından kesin veya potansiyel kanserojenler olarak sınıflandırılmıştır (Kuiper-Goodman, 2004). Gelişmiş ülkelerde, tahıllar nem içeriği %13’ün altında olacak şekilde muhafaza edildiği için DON hasat öncesinde problem olarak ortaya çıkmaktadır (Yazar ve Omurtag, 2008). Trikotesen üretebilen Fusarium türleri soğuk ve nemli koşullarda iyi bir şekilde gelişerek, mısırda “koçan çürüklüğü”, küçük taneli tahıllarda ise “başak yanıklığı”na neden olmaktadır. ZEA düşük toksisiteli ancak östrojenik etkili bir mikotoksindir (Morgavi ve Riley, 2007). Bu nedenle ZEA ya bağlı ineklerde ovaryum kistlerine çok sık rastlanır. Fumonisinler kanseri teşvik edici ve/veya ilerletici etkileri nedeniyle giderek önem kazanmıştır (Sanchis ve Magan, 2004). Dış bakıda toz oranı çok yüksek, camsı ve unsu tabakaları istenen yüzdede olmayan, nem oranı çok yüksek, sezon sonu gelmiş ve uzun süre stoklanmış, istenilen renk skalasında olmayan mısırların piyasada çok düşük fiyatlara satıldığını ne yazık ki görüyoruz. Mikotoksinlerin denetimi her aşamada örneğin hasat öncesi, hasat sonrası, yem fabrikalarında silo yönetimleri, yem haline getirilip hayvan tüketimine sunulmadan ve insan tüketimine sunulmadan önce olmak üzere farklı zaman dilimlerinde kontrol edilmesi gerekir.

Yem hammaddesine amonyum tuzu ilavesi: Ruminantlarda yem proteinlerinin değerlendirilmesinde ve hayvanların protein gereksinimlerinin belirlenmesinde ülkemizde uzun yıllar ham protein veya sindirilebilir ham protein sistemi kullanılmaktaydı. Hayvan beslemede kullanılan bu iki kavram belirli bir verim seviyesine sahip sığırlar için kullanılabilse de özellikle yüksek süt verimine sahip kültür sığır ırklarının gereksinimlerinin optimum düzeyde karşılanmasında yetersiz kalmaktadır. Diğer bir ifade ile, rasyonun sadece toplam N’lu bileşikler bakımından zengin olması optimum ihtiyaçların karşılanmasının izahında yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle yemin ya da rasyonun protein değerlerinin tanımlanmasında HP içeriğinin rumende parçalanabilirliklerinin, diğer bir ifadeyle yemlerin rumende parçalanabilir protein (RUP) ve rumende parçalanmayan protein (RUP) fraksiyonlarının temel alınması gerektiği bildirilmiştir (AFRC, 1987; Chamberlain ve Wilkinson, 1996; Cömert ve Șayan, 2000; McDonald ve ark., 2002; Fox ve ark., 2004). Protein kaynaklarına özellikle soya fasülyesi küspesi ve ayçiçeği tohumu küspesi gibi protein kaynaklarına amonyum tuzları ilave edilerek ham protein oranında bir miktar artış sağlanabilir. Sadece protein kaynakları değil birçok hammaddeye amonyum tuzları ilave edilerek ham protein oranları arttırılabilir. Normalde soya fasülyesi küspesi lizin, metiyonin ve treonin açısından zengindir. Protein olmayan azot (NPN) aslında protein değildir, sadece basit azottur. Bu nedenle karma yem etiket bilgilerine protein fraksiyonları da eklenmelidir. Etiket bilgilerine RUP, RDP ve NPN bilgileri ve oranları yazılırsa karma yem üretiminde haksız rekabetin önüne geçilmiş olur. Hatta karma yemlerin aminoasit profilleri de etiket bilgilerine yazılmalıdır. Aksi takdirde süt sığırcılığında döl verimleri düşmeye devam edecek, inek başına tohumlama sayısı artacak ve ineklerin sürüden çıkarılma oranları artacaktır. Bu da çiftlikleri ekonomik anlamda zor durumlara sokacaktır.

GDO’lu yem hammaddelerinin GDO’suz olarak piyasa sunulması: İthalatına izin verilen GDO’lu yemlerin Biyogüvenlik Kanunu ve Biyogüvenlik Kurulu kararlarına uygun olarak denetim ve izlenebilirliğinin sağlanabilmesi için ülke içinde, dolaşımı, işlenmesi ve depolanması sırasında gerekli denetimler yapılmaktadır. GDO’lu yemleri ithal eden, işleyen ve kullanan tüm ilgililer ürünlerin ülkeye girişinde ve dolaşımında Bakanlığa bildirimde bulunmak, gerekli kayıtları güncel olarak tutmak ve gerektiğinde Bakanlığa ibraz etmekle yükümlüdür. Biyogüvenlik Kurulu tarafından yem olarak kullanımı onaylanan soya ve mısır çeşitleri % 0,9’un üzerinde GDO içermesi durumunda etiketinde belirtilmesi zorunludur. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından yapılan açıklamaya göre, bu güne kadar hayvanlar üzerinde yapılan birçok araştırmada GDO’lu yemler ile beslenen hayvanların dokularında, sıvılarında ve ürünlerinde GDO’lu DNA veya proteinlere rastlanmadığı ifade edilmiştir(T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı). Ancak GDO içeren soya ve mısır türevlerinin ülkemizde çok fazla bulunmamasından dolayı yem sektörünün ihtiyaçları ithalatla karşılanmaktadır. Bu hammaddeler döviz bazlı olduğu için ve ülkemizde kabul edilen gen sayısının Avrupa Birliği ülkelerinden ve ABD den daha az olduğu için zaman zaman hammadde fiyatlarında artış gözlenmektedir. GDO krizinin olduğu dönemlerde arz ve talep dengesindeki bozulma, fiyatların yükselmesine ve GDOlu ürünlerin GDO içermiyormuş gibi piyasaya sürülme riskini arttırmaktadır.

Koyu ve açık renkli DDGS kompozisyonlarının üreticiye yanlış beyanı: Koyu ve açık renkli DDGS’lerin besin madde kompozisyonlarının önemli derecede farklı olduğunu ve genelde DDGS’nin ham protein ve aminoasit muhtevasının dane mısırdan 3 misli daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Bu durum danelerin bira veya etanol üretiminde kullanımı esnasında fermantasyon sonrası bakteriyel ham proteininin mevcudiyetinden kaynaklanmaktadır. DDGS’nin lisin seviyesinin %0.85 ve sindirilebilirliğinin %75-89 arasında değiştiğini bildirmişlerdir (Dale ve Batal, 2003). Bu değerler yaklaşık %27 HP içeren DDGS örneklerine aittir. Bununla beraber Fiene ve ark. (2006), DDGS’deki lisinin ortalama sindirebilirliğinin %56,9-72,2 arasında değiştiğini ve bu farklılığının materyalin üretim esnasında kullanılan işlemle (prosesle) alakalı olduğunu bildirmişlerdir. Gerek aminoasit profilleri gerekse de sindirilebilir protein açısından farklılık arz etmektedirler.

Yemlerde kullanılacak yağ kompozisyonlarının yanlış beyanı: Yemlerde Kullanılacak Yağlar Hakkında Tebliğe bakıldığında;

Bitkisel yağlar: Yağlı tohum ve meyvelerden elde edilen yağlardır. Asit yağlar: Ham yağların rafinasyon işlemi yan ürünü olan soapstock’ların sülfürik asitle muamelesi sonucu elde edilen yağlardır. Korunmuş (bypass) yağlar: Yağ asitlerinin kalsiyum (Ca) ile tuz oluşturmaları ya da ham yağlardan değişik fiziksel ve kimyasal işlemler sonucu elde edilen stabil (inert) yağlardır. Tebliğde bu şekilde tanımlanan yağların Ek-1 de Yemlik yağların kalite kriterleri adı altındaki tabloda nem oranları, tortu oranları, sabunlaşmayan maddeler, iyot sayısı ve peroksit değerlerinin limitleri belirtilmektedir. Yağlar diğer hammaddeler gibi çok kolay bir şekilde analiz edilemiyor. Piyasadaki aspir yağının fiyatı, ayçiçeği yağından çok düşük ancak birbirine karıştırılsa bunu anlamak çok zor bu yüzden yemlik yağ sektörü bu yönde acil önlemler almak zorundadır. Bu iki yağın, yağ asidi kompozisyonu da maalesef birbirine çok benziyor.

Termostabilitesi düşük canlı mayaların piyasaya sunulması: Canlı-hücre maya ürünleri, belirlenmiş sayıda canlı maya hücresi içerebilmesi için bir dilüent ile harmanlanmış, aktif kuru canlı mayadan oluşmuştur. Canlı-hücre maya ürünleri aktif kuru maya ile üretilip piyasada canlı maya hücresi kaynağı olarak pazarlandığı için bunları peletlenmiş ürünlerde kullanan üretici ve beslenme uzmanları için peletlemenin bunların aktivitelerine zarar verip vermediği sorusu önemli konulardandır. Normal peletleme süreci buharı, pelet kalıbında uygun sıkışı sağlamak için yemin forma sokulmasında kullanır. Rutubetli ısı organizmadaki enzim sistemlerini denatüre edip enzimlerin aktivitelerini yok ederek yaşam süreçlerini inhibe eder (Trouw Nutrition, Maya kültürü). Pelet sıcaklığında termostabil olan canlı mayalar dahi en az 102 düzeyinde canlılıklarını kaybedebilir. Literatür taraması doğrultusunda edindiğimiz bilgilere göre yem sektöründeki yem sahtekârlığı aşağıdaki tabloda “Karma Yem Üretiminde, Yem Sahtekârlığı Zafiyet Değerlendirmesi ve Önleme Planı” ile ilgili bir örnek çalışma hazırlanmıştır

Haberler Kategorisindeki Yazılar
09 Kasım 20182 dk okuma

AFIA “NAFTA 2.0” anlaşmasını memnuniyetle karşıladı

Amerikan Yem Endüstrisi Birliği (AFIA), NAFTA’nın yerine geçecek olan yeni anlaşmayı (USMCA) memnun...

14 Ekim 20162 dk okuma

Değirmen ve bakliyat işleme teknolojileri sektöründe GÜÇ BİRLİĞİ

Değirmen ve bakliyat işleme teknolojileri sektöründe güç birliği sağlamak hedefiyle kurulan Tahıl v...